“…… Camii Halı Saha Turnuvası”

“…… Camii Halı Saha Turnuvası”

Neden olmasın. Bir gün sokakta yürürken elektrik direğine asılı afişte “…… Camii Halı Saha Turnuvası” yazısını görmek bakalım nasip olacak mı?

Şimdi nerden çıktı diyeceksiniz cami ve halı saha turnuvası. Geçen hafta Sakarya’nın Ferizli ilçesine güzel insan Mehmet Dağdelen’i ziyarete gittim. Otobüsten indiğimde camii minaresini yakınımda görünce önce bir öğle namazımı seferi olarak eda edeyim sonra ziyaretime devam ederim dedim ve doğru camiye girdim.

Kocaman, heybetli bir duruş sergileyen ilçe camisine girerken kapı önünde iki minik ayakkabı gördüğümde çokta dikkatimi çekmemişti aslında. İçeri girdiğimde ise bir kahkaha sesi, bir eğlence, bir mutluluk ki sormayın. Bir iki adım attığımda ayaklarımın altındaki ahşap gelişimi içerdeki çocuklara bildirmiş olmalı ki cami birden sessizliğe büründü. Hele ki üst kattan aşağıya uçan plastik topun ardından iyice bir sessizlik çöktü camiye. Ben namazımı kılarken devam eden sessizlik, dışarı doğru adım atmaya başlamamla aşağıya inip gizlice topu alan çocuğun üst kata koşması ile son buldu. Artık çocuklar için ben camiden çıkmıştım ve mutlu anlar yeniden başlamıştı. Sessizce oturup dinlediğim çocuklar, top peşinde koşan ve dilediğince eğlenen iki ufaklıktı.

Şimdi sormak istiyorum. Neden bu kadarcık eğlenmeyi çocuklara reva görmüyoruz. Beton duvarlar arasına sıkıştırdığımız neslimizin çocuklarından az da olsa bu mutluluğu neden sakındırıyoruz. Daha doğrusu özellikle cami imamlarımıza ve cemaatlerimize seslenmek istiyorum burada. Sizler yaşı kemale ermiş, çocukluğunda ilçede boş arsalarda, tarlalarda top koşturmuş büyükler olarak bugün asfalt kaldırımda, pencerelerden çıkan hacı anneler, dedeler tarafından kovulan, top oynamalarına izin verilmeyen çocukların bu hayatlarından mesul değil misiniz? Bizler bu konsantre hayattan mesul değil miyiz? Elbette çocuklarımıza sunduğumuz bu hayatta mesuliyetlerimiz var.

“…… Camii Halı Saha Turnuvası” dedim yazımın başında. İmam efendi neden caminin kapılarını çocuklarımıza açmaz ki. Baksanıza binlerce metrekare halı kaplanmış bir alan günde beş vakit namaz harici, genel olarak boş ve atıl bir vaziyette bırakılmakta. Yürekli bir imam çıksa da, kendi gibi yürekli bir cemaati ile kafa kafaya verip camileri namaz vakti dışında çocuklara oyun alanları olarak kullanıma açsa neler kazanır bu ülkenin geleceği bir düşünelim mi beraberce:

Öğlen namazı sonrasında elinde plastik topu, yanında arkadaşları camiye gelen 5-8 yaş arası yirmi afacan önce ‘Selam Vermesini Öğrenir’, caminin çay ocağının yanından geçerken. Selamı yaygınlaştırınız emredilmiyor muydu bizlere. Bıcır bıcır çocuklar hacı amcalarına, çaylarını yudumlayan evlat hasreti bürüyen amcalarımızda bu çocuklara (Camiye geliyor olmanın verdiği hazla) sıcak bir ‘Selamünaleyküm- Aleykümselam’ hitabıyla gelecek nesle taşınacak en güzel emaneti bırakacaktır aslında.

Camiye giren çocuğa, henüz yetişme çağında imam efendi usulü ile önce ‘Diz Kapağı İle Bel Arasını Kapatmayı Öğretecektir’ caminin halı sahasında koştururken. Çocuk utanmayı, hayayı ve örtünmeyi öğrenecek bir topun peşinde koşturup eğlenirken.

İmam efendinin yada cemaatten bir amcanın şefkatli bakışları yüreklerini genişletecek 5-8 yaş arasındaki çocukların ve hepsi orada ‘Arkadaşını Sevmeyi Öğrenecek’, sevgi tohumları ekilecek yüreklerine. Allah’ın evinde kavga edilmez ne de olsa. Paylaşmak ve kardeşlik esastır burada. Hele ki imam efendi öyle güzel kardeşliği anlatır ki çocuklar top peşinde koşarken öğrenirler kardeşlerini düştüğünde kaldırmayı, ihtiyacı olduğunda yanında olmayı.

Sokaklarda top koşturan yaşıtlarına inat ‘Küfür Etmemeyi Öğrenecekler’ camide futbol oynayan çocuklar. Burada küfür edilmez demeye gerek kalmadan bilecek camiye top oynamaya gelen çocuklar bunu. Müezzin efendinin güzel uyarıları kulaklarına küpe olacak, küfretmek yerine kardeş olmayı öğrenecek çocuklar birbirleriyle. Sokakta dinledikleri galiz küfürlere inat cami cemaatinden hacı amcamızın güzel sözlerine muhatap kalacak camideki futbolcu çocuklar.

Babası iş hayatının zorluklarına kendini kaptıran, annesi hayatın çarkında yer alıp çocuğuna bir güzel çift sözü daha esirgeyen ailelerin çocukları ‘İslam’ı Öğrenecekler’ bu futbol turnuvalarında. Dinini, İslam’ı, imanı hatırlatacak İmam, Müezzin ve Cemaat çocuklarımıza. Kimi gün bir Mevlana hikayesi dinleyecek koşup eğlenip terledikten sonra, kimi gün Gazâlî’den bir öğüt alacak, bir başka maç sonrası bir hadis dinleyecek veya bir ayeti anlayacak yaşına uygun bir anlatımla. Müezzin minareye çıkıp ezanı okumadan önce koşuşturmalarına son verirken ‘Namazı Öğrenecek’ Camii halı sahasındaki minikler. Namaz sonrası devam edecekleri maçlarına namazı da katacaklar minicik yaşlarında.

Hakemlik eden imam efendiye, kendilerine arada akide şekeri getiren amcalara saygıda kusur etmeyen ufaklıklar ‘Anne-Babaya Saygıyı Öğrenecek’ camide koşturdukları topun peşinde aslında. Düştüklerinde incinen ayaklarına bir baba şefkati ile yaklaşan cami cemaati anne sevgisini baba sevgisini aşılacak çocuklarımız.

Ramazan’ı öğrenecekler, Kandilleri öğrenecekler, Bayramları öğrenecekler ve daha sizin sayabileceğiniz nice güzel huyları…

Sahi ne gerekiyor bunca güzellikleri öğrenecek yeni bir nesil yetiştirmek için:
1) Yürekli bir imam
2) Yürekli bir müezzin
3) Yürekli bir cemaat
4) Bir mahalle camisi

Bunlar bir araya gelip “Bu camide çocuklar top oynayabilir” diye yazabilirse kapıya, namaz araları boş kalan o koca mabetler çocukların akınına uğrar, bir plastik top arkasında koşuşturup gülücükler dağıtan çocuklarımız gelecekleri için inşa edilen güzel yapıdan habersiz Müslüman olmayı ve Müslümanca yaşamayı öğrenirler.

Ne dersiniz olmaz mı? Bir gün bir elektrik direğinde “…… Camii Halı Saha Turnuvası” afişini görebilir miyiz?

Tevfik YAZICILAR

10 Ağutos 2009

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.