Hz Mevlana ve “Rumi Dreams”
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hayata geçirilen Beyoğlu Kültür Yolu Festivali kapsamında AKM Tiyatro Salonu fuayesinde Refik Anadol’un, Hz. Mevlana’dan esinlenerek hazırladığını belirttiği “Rumi Dreams” enstalasyonunun tanıtımına konuk oldum.
Hz. Mevlana’nın son zamanlarda sanat adı altında çokça istismar edilmesinin dijital bir versiyonunu izlemiş olmanın hayal kırıklığını yaşadım desem daha doğru olur. Gerçi, Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Mehmet Nuri Ersoy’un etrafında dönen basının projenin mimarı Refik Anadol’u bile istismar ettiğini görünce diyecek bişey bulamadım.
Düşünsenize programın açılışında eserin içinde canlı yayın yapılıyor; Bakan bey, Belediye Başkanı ve sanatçı yanyana yayına başlıyorlar. Bakan ve ve Belediye başkanı konuşmalarını tamamlıyor. Sanatçıya sıra geldiğinde organizatörler Bakan beyi dışarı alınca, basının neredeyse tümü sanatçı sanatını anlatırken ortamı terkedip bakan beyi takibe devam ediyor. İşte sanatçının değeri tam da bu. Yeter mi yetmez. Dışarıda devam eden röportajlarda tüm kameralar Bakan beye çevrilirken Refik Anadol bir köşede öylece seyrediyor, tabii ayıp olmasın diye birkaç kamera da onunla röportaj yapmadı değil hani.
Gelelim Rumi Dreams’a. Projenin açıklamasında “13. yüzyıldan bu yana Mevlâna ve Mevlevilik konulu milyonlarca verinin ve 26 farklı dildeki Mesnevi’nin yapay zekâ aracılığıyla işlenerek yorumlanmasıyla oluşturulan Rumi Dreams, geçmişle geleceği bir araya getiren bir ışık ve hareket temaşası olarak ön plana çıkıyor.” deniyor. Benim gördüğüm ise, kocaman 360 derece ekradan oluşan bir odanın içinde yüksek sesle donatılmış hareket eden bilgisayar efektleri.
Gerçi tanıtım bültenlerinde “Mevlana’nın hayatı ve evreninin yorumlandığı çok katmanlı felsefi mercekten ilham alan Rumi Rüyaları, eşsiz Rumi arşivlerinden oluşan geniş bir veri setini canlandıran yapay zeka tabanlı bir ışık ve hareket temaşası.” diye belirtmişler zaten. Hatta ” Bu proje yaklaşık bir yıl önce Mevlana’nın renkli dünyasının dijital araçlarla nasıl yansıtılacağı fikriyle doğdu. Mevlana’nın binlerce beyitten oluşan edebi çağrısı, gönlümüzün kendi ışığını ortaya çıkarması üzerineydi ve bu aşkın çağrının kısa zaman diliminde sembolize edilmesi ve somutlaştırılması ancak dijital sanat araçlarıyla mümkündü.” sözleriyle de açıklıyorlar projeyi. tam da bu esnada Hz. Mevlana’nın çağrısını sorguluyorum kendi kendime. Bir tarikat şeyhi Hz. Mevlana. Renkli dedikleri dünyası, iman ve ibadet ile örülü olan ve islamın ışığından başka bir ışık peşinde olmayan bir şeriatçı hemde. Peki Hz. Mevlana’nın iman, inanç, ibadet, şeriat çağrısı bu serginin neresinde derseniz ben göremedim doğrusu.
Bakın başka bir ifadeyle nasıl anlatılmış bu dijital sergi: “Dünyaca ünlü sanatçı Refik Anadol ve ekibi, Mevlana’nın dünya görüşünün simgesi olan bu disiplinler arası veri setini makine öğrenimi algoritmaları aracılığıyla işliyorlar. Ortaya çıkan veri evren, makine tarafından oluşturulan Rumi temalı rüyaların yapı taşları haline geliyor. Rumi Rüyaları; ışık, bilgi ve hareketin anlamları arasındaki geçişin büyüleyici bir sanatsal ifadesi olarak bizleri tıpkı Mevlana’nın dediği gibi “dünyayı aydınlatan ışığımızı” bulmaya teşvik ediyor.” Dijital sanatın geldiği son nokta adeta. 26 dildeki Mesnevi’yi, binlerce beyiti yapay zekaya işletmişler o da bu Matrixvari ışık ve ses oyunu ile yorumlamış. Yapay zekanın işlevsizliğini ortaya koyan bir başyapıt çıkarmış ortaya.
Sözlerim kesinlikle Refik Anadol’a veya sanatına değil aslında. İyi düşünülmüş başarılı bir dijital görsel sunulmuş projede. Bu büyüklükte 360 derece ekrandan oluşan, tavanları ayna kaplı ve ekrana gelen başarılı efektlerle sanat adına başarılı bir proje elbette. Bana sorsanız, Hz. Mevlana istismar edilmeden sanat olarak ortaya konulsa taktir edilecek dijital görsel bir şölendi Rumi Dreams.
Maalesef maddenin mananın önüne geçmesine, Hz. Mevlan’nın çağrısının çarpıtılmasına, sanata ve sanatçıya değer verilmemesine bir kez daha şahit oldum.
Tevfik YAZICILAR
03 Haziran 2022