Beklenen Zafer

Beklenen Zafer

54. Hükümetin Başbakanı, Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın Ankara aday tanıtım toplantısına damgasını vuran “Bütün vatanını milletini seven insanlar bir araya gelerek yeniden büyük bir mücadele başlattık. İnşallah vatanımızı parçalanmaktan, açlıktan, yoksulluktan kurtaracağız. Yeni bir dünyayı kuracağız. Önümüzdeki 40 gün bu gaye ile çalışacağız. Yemeyip, içmeyeceğiz, uyumacağız. Bu gaye ile milletimize gerçeği anlatacağız” sözlerini ile had safhaya ulaşan seçim çalışmalarında Saadet partisi açısından istenen sonuçlara ulaşamadı. Seçim sürecine ve öncesine bir bakış atacak olursak Milli Görüş çizgisindeki partilerin gelişim süreçlerine bakıldığında Saadet Partisinde faklılıklar görülmektedir.

Fazilet Partisinin kapatılmasıyla başlayan ABD-AB destekli bölünme süreci ortaya AKP ve Saadet Partisini çıkardığında siyasi gözlemcilerin birçoğu Milli Görüşün bu sarsıntıyı çok çabuk atlatmasını bekliyordu. Ne yazık ki bu öngörü gerçekleşmedi. Kendini Milli Görüşçü olarak nitelemeye devam eden ve “Milli Görüş gömleğini çıkarttım” diyen Başbakan R. Tayip Erdoğan’ın yanında yer alan kitle Saadet Partisinin bu süreci hızla aşmasına engel oldu. Darbeler geçiren ve nice kez partisi kapatılan Milli Görüşün altı ayda toparlanması gerekirken üzerinden altı yıl geçmesine rağmen hala toparlanamadığı görülmektedir.

Parti içerisinde dahi “takiyye yapıyorlar” havasını soluyan ve hala ayrılıkçı AKP kadrolarının Prof. Dr Necmettin Erbakan’ın emrinde olduğunu düşünen bir takım Milli Görüşçü olduğunu zanneden topluluklar bunun en güzel ispatıdır. Apaçık uyarılara rağmen AKP nin içersinde Milli Görüşçü birinin yer alabileceğini düşünmek en büyük hatadır.

22 temmuz sonrasında Saadet Partisi için berraklaşan bir diğer konu da önceki Milli Görüş partilerinden farklılaştığıdır. MNP, MSP,RP ve son olarak FP Türk siyasi tarihinde her zaman “sistemin alternatifi” yapısıyla dikkat çekmişlerdir. 22 temmuza kadar olan tüm seçimlerde seçim beyannamelerinde partilere değil sisteme vurgu yapılmış ve hedef olarak “yeni bir düzen” tarif edilmiştir. Partililer kadar seçmenlerde bu görüşe ortak edilmiş ve siyaset üstü bir sistemle hesaplaşma koreografisi çizilmiştir. Sistem karşıtlığı parti yönetimlerinin çalışmalarını arttırmış, üyelerin azmini bilemiştir.

Fazilet Partisinin kapatılmasından sonra ise ortaya çıkan “Sistem Kaosu” ABD-AB destekli yeni yapılanma ile çözülmüş AKP iktidara taşınmış liberal söylemler muhafazakar söylemlerle içselleştirilerek yeni bir İslam anlayışıyla Türkiye de AKP hükümeti kurulmuştur. 22 Temmuz seçimlerine bu yapının gölgesinde giren Milli Görüşün son partisi Saadet Partisi Milli Görüşün “Sistem Alternatifi” görüntüsünü “Parti Alternatifi” görüntüsü ile değiştirerek taktiksel bir hata yapmıştır. Oluşturduğu seçim beyannamesinde dahi sistem yerine açıkça AKP yi koyan yaklaşım beyannamede onlarca kez AKP vurgusu yapmaktan geri durmamıştır. Bu noktada ise üyelerinin ve seçmenlerin direnci ile karşılaşan parti yönetimi Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın konuşmalarını öne sürerek bu direnci kırma çabasına girmiştir. Bu süreç Türk halkının ve özellikle de ayrılma sürecini zihni yapılarında bir türlü tamamlayamayan muhafazakar kesimin “İki Kardeş Parti” olarak gördüğü SP ve AKP nin bu çekişmesinde, sesiz kalarak kendine yöneltilen suçlamalara tavizsiz kalıp mazlum rolünü üstlenen AKP ye yönelmesine sebep olmuştur.

Saadet Partisi Milli Görüşün “Sistem Alternatifi Olma ” anlayışını AKP karşıtı bir parti olarak kaybetti. Bir yanda sistemin alternatifi olmayı kaybederken AKP karşıtlığıyla da diğerlerine benzerlik sağlayarak 22 Temmuz seçim kampanyalarını AKP karşıtlığı ile özdeşleştiren Ulusalcılar ile aynı karelerde görünerek AKP nin alternatifi olmayı da sağlayamadı. Farklı nedenleri olsa da aynı amaçta birleşen Ulusalcı çizgi ile Milli Görüşçü çizgi de seçmenden veto almış oldu.En fazla oyu almış olduğu AKP ye oy veren seçmeninde dikkatinden kaçmayan bu durum seçim sonuçlarına etki etmiştir.

Seçim sonuçlarına etki eden bu üç ana unsurun yayında iki asıl faktörde AKP nin CHP ile olan danışıklı dövüşü “Biz gelmezsek CHP gelir” ve “Bize oy vermezseniz Cumhurbaşkanını CHP seçer” söylemleridir. Bunu da bir daha ki yazımızda inceleyelim.

Tevfik YAZICILAR

08-11-2007

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.