Afişleme Üzerine Bir Deneme

Afişleme Üzerine Bir Deneme

 

-Kaldırın, kaldırın, daha yukarı asmalıyım bu afişi….

Bir Pazar günü böyle söylüyordu Adem Karakaya…

Bizlerin kim olduğu önemli değildi,önemli olan o afişi o gün Esenler Fevzi Çakmak mahallesinin dört bir yanına yapıştırmaktı…Ve biz bu işi gerçekten iyi yapanlardandık. Bizler milli görüş gömleğiyle çıkardık afişlemeye. Adem abinin bize 1980 li yılları hatırlatan paltosu,belki de ömür boyu benimle beraber yaşayacak hatıralardandır. Kah gündüz çıkardık afişe kah gece… Benim keyfi tutumlarımı Şuayp abinin ‘gel buraya’ şeklindeki yüksek sesli uyarmaları takip ederdi genelde. Kimi zaman beş kimi zaman on ve kimi zaman da iki kişiyle yapılırdı bu iş. Birimiz afişleri alırdı birimiz yapıştırıcıyı birimiz fırçayı…ve her afişte kardeşlik,dava sevgisi ve düşlerimiz de bizimle beraber gelirdi. Önce duvara güzelce yapıştırıcıyı sürerdik ve ardından zamana meydan okurcasına yapıştırmaya başlardık. Kalem tutan ellerimizi yapışkanlı afişlere sürmekten gurur duyardık biz. Yapıştırdıkça yapıştırırdık hem duvarlara hem gerçeklerden uzak olan beyinlere.

Genelde fırça onun elinde olurdu boyunun uzun olması sebebiyle. Adem abinin o teslimiyetçi ve asaletli duruşu astığımız afişlerle özleşirdi çoğu zaman. Her astığımız afiş bizi yansıtırdı,biz gitsek de bir parçamızı orda bırakmış olurduk. Kimisi bakar gülerdi bize kimisi selam verirdi. Kimisi de biz gider gitmez afişlerimizi indirecek zamanı kollardı. Sadece duvardan sökebilirdi afişlerimizi, yapıştırdığımız o asil ve ferasetli yüreklerden değil.

Bu çatı altında ne yapsak güzeldi. Başkalarının bana para verip yaptıramayacağı şeyi böyle anlatılmaz duygu ve düşüncelerle yapıyorduk. Kendimizi denemenin,sabrın,ikilemlerin diğer adıydı afişleme…Muzaffer abinin yokluğunda ise sanki bazı şeyler yarım kalmış gibi olurdu. Onun afiş poşetlerine taş koyması daha dün gibi aklımda .Hepimiz sırayla taşırdık içinde afiş var zannettiğimiz taşları…Bizler belki pek anlayamazdık konunun önemini ama o bu işin sancısını içinde hissedenlerdendi. Yarına asılması gereken acele bir afiş olsa bana bakan endişeli gözlerini hiç boş çevirmezdik. Okul arkadaşlarımın harıl harıl final sınavına hazırlandığı günün gecesinde 12:30 da pankart astığımı hatırlıyorum altı saat sonra işe gidecek olan Süleyman Kılıç’la…

Bizler MSP’liydik bizler RP’liydik bizler Saadetliydik…’Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan’ diyor ya şair bizde öyle Milli Görüşçüydük. Hala türkülerimiz bir hala yüreklerimiz birdir bizim…Her gördüğüm boş duvar bana sizleri hatırlatıyor,

Aslında bana herşey sizleri hatırlatıyor…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.