Michael Wildenhain’dan “Yapay Zekânın Kısa Tarihi”
Bilgisayar bilimcisi ve yazar Michael Wildenhain’ın “Yapay Zekânın Kısa Tarihi” adlı ilgi çekici kitabı, yapay zekânın evrimini ve insan zekâsıyla ilişkisini disiplinlerarası bir yaklaşımla mercek altına alıyor. Eser, yapay zekâ fikrinin kökenlerini edebiyatta arayarak, teknolojinin kültürel bir okumasını sunuyor.
Wildenhain, Goethe’nin “Homunculus”u ve Mary Shelley’nin “Frankenstein”ı gibi edebi başyapıtlardan yola çıkarak, insanın kendi benzerini yaratma arzusunu, bu arzudan doğan etik ve felsefi sorularla birlikte ele alıyor. Kitap, Alan Turing ve Gottlob Frege gibi öncü isimlerin çalışmalarını da inceleyerek, yapay zekânın tarihsel gelişimini ve geleceğini kapsamlı bir şekilde tartışıyor.
Robot Korkusu ve Büyülenme Arasında Bir Tartışma
İnsanlık, uzun zamandır robotların, otomasyonun ve yapay zekânın varlığından hem korkuyor hem de bu varlığın hayaline kapılıp büyüleniyor. Ödüllü yazar Wildenhain, bu kitabında en başa dönerek yapay zekânın gerçekten bilincini geliştirip geliştirmediğini sorguluyor. Kasım 2022’de ChatGPT’nin sahneye çıkmasıyla birlikte tartışmaların zirve yaptığı yapay zekânın gelişimini ve algılanışını birkaç temel eksende inceliyor. Mary Shelley ve Johann Wolfgang von Goethe gibi yazarlardan Herbert A. Simon, Allen Newell ve Alan Turing gibi programlamanın öncülerine, Gottlob Frege ve John Rogers Searle gibi filozoflara kadar geniş bir yelpazeyi kapsayan kitap, yapay zekânın gelişimini anlatmakla kalmıyor, aynı zamanda geleceğini de tartışıyor.
“Yapay Zekânın Kısa Tarihi”, ilk bilgisayarın ortaya çıkışından nörolojik ağlara kadar birçok alanda kuş bakışı bir yolculuk sunan, çok disiplinli ve disiplinlerarası bilgilerle dolu bir kılavuz niteliğinde.
Jutta Blume’nin Neues Deutschland’daki değerlendirmesine göre Wildenhain, yapay zekâ sistemlerinin ne derece zeki olduğu ve bilince sahip olup olmadığı üzerine yoğunlaşıyor. Bilgisayar bilimi ve felsefe kaynaklarından yararlanırken edebi unsurların da içeriğe akmasına izin veriyor. Blume, yazarın tartışmayı teolojik alana taşıyarak, ruhsal varlıklara inanılması durumunda makinelerin bilincinin olduğuna da inanabileceğimizi öne sürdüğünü belirtiyor.
Cornelius Wüllenkemper ise Frankfurter Allgemeine Zeitung’daki yazısında, Wildenhain’ın durumu “Bilgisayarlar edebiyatı yaratmaz ancak yapay zekâ fikrinin babası edebiyattır” ifadesiyle özetlediğini aktarıyor. Wüllenkemper, yazarın kitabında yapay zekânın geçirdiği “uzun kışın” ardından 2022 yılında ChatGPT’nin sahneye çıkmasıyla birlikte makinelere yönelik beklentilerin ve korkuların yeniden canlandığına değindiğini ifade ediyor.
Almancadan Arzu Akay Kaya‘nın çevirdiği “Yapay Zekânın Kısa Tarihi”, şu anda kitapçılarda ve internet satış sitelerinde bulunabilir.
MICHAEL WILDENHAIN HAKKINDA
1958 yılında, Berlin’de doğdu. Felsefe ve bilgisayar alanlarında aldığı eğitimlerin ardından Alman hükümetinin Berlin’deki gecekonduların tahliye edilmesi kararının karşısında duran bir oluşum olan Hausbesetzerszene grubuyla birlikte hareket etti. Edebi çalışmalarıyla Alfred Döblin Ödülü, Villa Massimo Bursu ve Alman Edebiyat Fonu’nun Londra Bursu gibi pek çok ödüle layık görüldü. Yapay Zekânın Kısa Tarihi, yaşamını Berlin’de sürdüren yazarın ilk kitabıdır.