VakıfBank Kültür Yayınları tarih kitaplığı genişliyor
VakıfBank Kültür Yayınları (VBKY) tarih dizisinden 4 yeni eser yayımladı. “İmam Şâfiî: Alim ve Veli”, “Hilâl-i Ahmer Cemiyeti”, “Bizansçılık ve Slavlık” ve “Hindistan’da İslam: Siyasi Dil ve Kültürün İnşası (1200-1800)” okurla buluştu.
VBKY’nin tarih kitaplığı, yayımlanan dört yeni kitapla genişlemeye devam ediyor. Kecia Ali’nin “İmam Şâfiî: Alim ve Veli”, Ahmed Midhat’ın “Hilâl-i Ahmer Cemiyeti”, Konstantin Nikolayeviç Leontyev’in “Bizansçılık ve Slavlık” ve Muzaffer Alam’ın “Hindistan’da İslam: Siyasi Dil ve Kültürün İnşası (1200-1800)” adlı eserleri raflarda yerini aldı. İslam düşüncesinin kurucu düşünürlerinden İmam Şâfiî’nin yaşamını ve İmam Şâfiî’ye (ö. 204/820) nisbet edilen fıkıh doktrini ve bu çizgide üretilen fıkıh birikimi olan Şâfiî mezhebini anlatan “İmam Şâfiî: Alim ve Veli” kitabı, İmam Mâlik ve Muhammed eş-Şeybânî gibi âlimler başta olmak üzere döneminin şahsiyetleriyle olan ilişkilerine ve entelektüel, sosyal bağlamdaki hayatına odaklanıyor. Düşünürün kendi eserlerinden ve muhataplarının çalışmalarından da faydalanılarak hazırlanan eser, Mehmet Ali Okan Doğan’ın çevirisiyle Türkçeye kazandırıldı.
İlk Osmanlı sivil toplum örgütü
Günümüzde Kızılay olarak bilinen “Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti”nin kuruluş hikâyesinin anlatıldığı “Hilâl-i Ahmer Cemiyeti” kitabı, Osmanlı İmparatorluğu’nun en zor döneminde askerlere yardım amacıyla kurulan milli ve milletlerarası yardım kurumunun, 1865-1911 yılları arasındaki döneme ve Osmanlı-Rus Harbi sırasındaki faaliyetlerine ışık tutuyor. Ahmed Midhat Efendi’nin yer yer kendi izlenim ve görüşlerini de paylaştığı bu eser, modern tabiriyle dönemin ilk sivil toplum örgütünün doğuşunu anlatmasının yanı sıra Osmanlı’dan Cumhuriyet’e intikal eden köklü kurumların tarihine ilgi duyanlara, derinlemesine bir inceleme fırsatı sunuyor. Kitap, Mustafa Akay’ın çeviri-yazımı ile yayımlandı.
Rus düşünürün gözünden Slav halkları ve Türkiye
Rus düşünür, tıp doktoru ve tecrübeli bir diplomat olan Konstantin Nikolayeviç Leontyev, “Bizansçılık ve Slavlık” isimli eserinde Rus toplumu ve devleti başta olmak üzere Slav halklarının siyasi durumlarına dair izlenimlerini, koyduğu tanıları, Çarlık rejiminin varlığını koruyabilmesi için yazdığı “yegâne kurtuluş reçetesini”, İmparatorluk Türkiye’sine dair siyasi, sosyal ve kültürel düşüncelerini okurla paylaşıyor. Yazarın en önemli eseri olan kabul edilen ve Alihan Büyükçolak’ın çevirisiyle Türkçeye kazandırılan kitap, on dokuzuncu asır Rus entelektüel tarihine ışık tutarken okurları Rusya’nın uluslararası ilişkilerde dünkü ve bugünkü konumunu düşünmeye davet ediyor.
Hindistan’daki İslâm kültürü
Chicago Üniversitesi tarih profesörlerinden Muzaffar Alam’ın, İhsan Durdu’nun çevirisiyle Türkçeye kazandırılan “Hindistan’da İslam: Siyasi Dil ve Kültürün İnşası (1200-1800)” adlı kitabı ise İslam’ın Hindistan’daki var oluş tarihi ile Anadolu’dan Rumeli’ye uzanan Batı’daki tarihine kapı aralıyor. “Şeriat, Ahlâk ve Yönetim”, “Sufi Müdahalesi”, “Dil ve İktidar”, “Muhalefet ve Uzlaşma”, “Son Mülahazalar” bölümlerinden oluşan eser, İslâm’ın siyasî bir gelenek olarak Hindistan’daki devamlılığını nasıl sağladığını, İslâmî iktidarın başka yerlerdeki deneyimlerine göre farklılıklarını, İslâm ile değişen toplumsal ve siyasî uygulamalar arasındaki ilişkiye dair çağdaş tartışmaları ele alıyor.
Kitaptan, İmam Şâfiî: Alim ve Veli
“Asil soydan gelen şehirli Araplar arasında çokça tercih edilen şeylerden biri, çöllere giderek şehir ve kasabaların diline sızan yabancı şivelerin kirletici etkisinden uzakta Arapçalarını kemale erdirmekti. Bir bedevî kabilesinin himayesinde bir süre kalmak, seçkin kimselerin çocukları için ergenliğe geçiş töreni gibiydi. Şâfiî’nin de Mekke’deki tahsilinden önce veya sonraki bir dönemde, “Arapların en beliğ olanları” şeklinde tarif ettiği Benî Hüzeyl kabilesiyle kaldığı rivayet edilir.”
Kitaptan, Hilâl-i Ahmer Cemiyeti
“Dönemin iyimser havasına ve modernleşmeye duyulan güvene Ahmed Midhat Efendi’nin satırlarında da rastlanmaktadır. Hürriyet ve şefkatin önü alınamaz olarak arttığı bu dönemde hâlâ savaşların yapılabiliyor olması şaşırtıcı, yaralıların bu kadar insafsızca kaderlerine terk edilmeleri ise kabul edilemezdir. İşte Salib-i Ahmer ve Hilâl-i Ahmer hareketleri, artık geç kalınan bu alanlarda toplumlara ön ayak olan küresel bir iyilik hareketidir.”
Kitaptan, Bizansçılık ve Slavlık
“Bizans, devlet olarak, uzun bir süre önce varlığını yitirdi ama Bizans kanunları, kavramları, lezzetleri ve adetleri, hem de Türk egemenliği altında kozmopolit Avrupacılığın taarruzlarına karşı hâlâ direniş göstermektedirler. Aile yaşantısında, günlük konuşmalarda, edebiyatta, mimaride, giyim-kuşamda, ahlak anlayışında Doğu’da pek çok şey hâlâ Bizanslıdır. Rütbeye, unvana, makama duyulan saygı burada, soya duyulan saygıdan çok daha kuvvetlidir ve bu Türklerde de Greklerde de Slavlarda ve Ermenilerde de hemen hemen aynı şekildedir.”
Kitaptan, Hindistan’da İslam: Siyasi Dil ve Kültürün İnşası (1200-1800)
“İslâmın Hinduizmle temâsının bir sonucu olan tüm bu farklı dinî, kültürel ve edebî gelişme ve yenilikler, Bâbürlülerin “adalet” ve “barış”ı herkes için temin etmeye olan ihtimamlarında yankısını buluyordu.”