Sürmeli Mendebur
Dedi: Senin işittiğin tesbihlerin sırrı sabretmektir. Sen de başına gelen musibetlere, belâlara sabret ki, en doğru dürüst tesbih budur.
Dedim: Hiçbir tesbih sabır derecesine varmamıştır. Sabret ki, sabır, ferahlığın neşenin anahtarıdır.
Dedi: bak negüzel demiş “Sabır sırat köprüsüne benzer; cennetse öbür taraftadır. Her güzelin yanında çirkin bir lala vardır. Laladan kaçarsan güzeli de göremezsin. Çünkü lala güzelden hiç ayrılmaz.” lala ne biliyomusun ?
Dedim: Bakıcı
Dedi: Ne yazıyon hala bitmedi
Dedim: Tesbihler de hikaye. En uzun dayanan tesbih ipinin kalitesiyle ölçülür. Çekersin çekersin ve dağılır. Önemli olan tesbihi değil sabrı bilmektir. Sabrın musubetleri de belaları da başkadır. Onlar sabra ne fazlalık katar nede yoklukları önem taşır. Her dem yeniden sabır diyebilen diller nasip demeyi de bilirler. Aslolan nasiptirde bilmeyenler dillerine sabrı dolarlar. Hey hattt ne güzel bir tesbihdir oysa ki ya nasip..
Çirkinden kaçmaya kalkan şaşkın güzeli görmez demiş gözleri sürmeli bir mendebur. Halbuki bilmeliydi aslında göz güzeli aramaz, çirkinden kaçmaz. Gözün mührü kalbin sukunetinde mühürlüdür aslında. Kalp attıkça göz görür güzelide çirkini de. Çirkini çirkin yapan kalbin sesi ise ya nasip der duru dil perçemini pelesenk edip dili durununa. Hey lala sen mi çirkinsin yoksa gözlerim mi kirli. Lütfen söyleme Ya nasip sözünü. Söyleme ki dilimden düşürdüğüm, gözümden sildiğim, kalbimde duyumsamadığım o sihirli cümle kucağımda sessiz bir ölümün hırkasını giymesinn sırtına. Sus lala söyleme…
Dedi: Biyerdenmi bu
Dedim: Biryerlerden
Dedi: Nerlerden bende okuyum
Dedim: albay’ın düş bahçesinden…
20-03-2011
Tevfik YAZICILAR