Günlük – 16 Ekim 2009
Başbakanın İsrail çıkışının ardından bakalım ne çıkacak diye yazmıştım dün bu satırlara. Ve bu akşam açıklamalar gelmeye başladı. www.marmarahaber.net sitesinde okuduğum haberde İsrail’e verilmesi gereken tavizlerin ilk adımını Bülent Arınç’ın attığını gördüm. Bu isim aslında çok tanıdık, hani Milli Görüş lideri Prof.Dr. Necmettin Erbakan Fazilet Partisinin kapatılmasıyla yeni bir parti kurulması gündeme geldiğinde, parti başkanlığını Bülent Arınç’a vermemekle yadırganmıştı hatırlarsanız. O günlerde Bülent Arınç partinin kurtarıcısı gibi ilan edilmiş, hatta birçok Milli Görüşcü Erbakan Hocaya ” Neden Bülent Arınç’ı genel başkan yapmıyorsunuz” diye sitem etmişti. İşte o Bülent dün öyle bir açıklama yapmış ki Erbakan Hocanın büyüklüğünü, ferasetini ve öngörülerini bir kez daha ortaya koymuş.
Ne diyor Bülent Arınç İsrail’le ilgili konuşmasında: ”Bu ilişkileri de bozmak niyetinde değiliz. Zaman zaman yönetimlerden kaynaklanan çekişmeler olsa bile şu anda İsrail ile geçmişten bu yana ilişkilerini iyi noktaya götürmeye çalışan, buna ihtiyacımız olduğunu bilen bir hükümetiz”. Heyhat bu ne gaflet. İsrail’le iyi ilişkilere ihtiyaç duyan bir Türkiye oluşturan AKP’nin yöneticisinden ne büyük bir itiraf. Efelenmelerin, one minutelerin bir oyundan ibaret olduğunu ortaya koyan bir delil bunlar. İsrail’le dostluğu bir mecburiyet sayan, inancın ve idealin vereceği gücü, kuvveti göremeyen uydu ülke olma yolunda ilerleyen bir dış politikanın sahibi olan partinin yöneticisinin bir itirafı aslında bu. Çıkarılan gömleğin tecellisi olsa gerek.
****
Cuma namazını Esenler’de Fevzi Çakmak Mahalle camisinde kıldım. Cumanın sünnetini kıldıktan sonra yine o bildik cami cemaatinin çocuklara kin ve öfke kusan yüzüyle karşılaştım. Hemen iki saf yanımda 5-6 yaşlarında bir çocuk cumanın sünnetini kıldıktan sonra yanındaki amcasından fırçasını yedi. ” Namazda sağa sola bakılmaz. Önüne bakacaksın, dışarıya bakma.” ses tonundaki kabalık, çevresindekilerin bakışları ve imam hutbeye çıkarken ortalık yerde fırça yiyin bir çocuk. Kimbilir arkadaşları dışarıda gezerken, namazın ne olduğunu umursamazken buraya koşarak gelen bu çocuk yeniden aynı rahatlıkla buraya gelebilecek mi. Yada sağa sola baktı diye kınanan o çocuğa bakan ve ne yaptığını namazı esnasında gören bu amcaya “behey amca tamam o çocuktur hata etmiş bakmış, sen ne diye onu seyredersin namaz kılmak yerine” diyen bir arkadaşı, cami cemaati çıkacak mı ? Cumanın sünneti ile farzı arasında, imam hutbedeyken değil bir çocuğa kızmak yanındaki insana elinle sus işareti bile yapmak yasaklanmışken bunu dahi bilmeyen bir amcanın bir çocuğu namaza ısındırmasını beklemem hata aslında değil mi. Başı okşanacak, kulağına hataları söylenecek, teşvik edilecek, taktir edilecek cami cemaati çocuklarımız inşallah böylesine dininden bihaber amcaları ile karşılaşmazlar.
***
Gecem ise TV5 ekranı karşısında geçti. Milli Görüş 40. Yıl etkinlikleri kapsımında ilk programı Konya’dan canlı yayınladılar. Bir çiçekle bahar olmaz diyenlere her bahar bir çiçekle başlar diyen Prof Dr Necmettin ERBAKAN’ın damgasını vurduğu geceyi izlerken orada olamamış olmama bir kez daha sitem ettim. 40. yıl etkinliklerinin ilk önemli programının cuma akşamı yapılması ise sanırım büyük bir hata oldu. Salonda yeterli coşku yansımada kameralara. Küçük salon olmasına rağmen hıncahınç bir doluluğa ulaşılamadı Konya da. Herşeye rağmen güzel bir gece izledim TV de. Sadakatin timsali güzel insan, onursal başkan Recai KUTAN “Ne mücadeleler verildi, ne çileler çekildi, elhamdülillah Milli Nizam’dan itibaren ele alınan bayrak hiçbir şekilde yere düşmedi” sözleri ile özetledi geceyi. Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş ise “Milli Görüş bir medeniyet mücadelesidir. Bizim medeniyetimizi yeryüzünde yeniden diriltmenin mücadelesidir.” sözleri ile ortaya koydu Milli Görüşü. Ve gecenin sonunda kürsü asıl sahibine teslim edildi. Her zaman olduğu gibi gözleri salonun tamamının gözlerinin içine bakarak konuşan Milli Görüş Lideri Prof.Dr Necmettin ERBAKAN saatlerce süren hitabında tüm siyasetçilere taş çıkartır derecede hakimdi konuşmasına. Milli Görüş ve Milli Görüş Hareketinin tanımını ardından da Milli Görüşün kimyası ile fiziğini anlatan Erbakan hocamızın yakamda onurla taşımayı adet edindiğim rozetlerimiz hakkında “Siz hayırlı faaliyetler gösterdiniz, İnşallah yarın ahirette en büyük şahadetnamemiz rozetimiz olacak. Rozetimizi göstereceğiz, sorgusuz sualsiz cennete gireceğiz inşallah.” sözleri ile içimden derin bir inşallah çektim. Hocam biz senin şahitlerin olacağız.
Prof. Dr Necmettin Erbakan’ın dün akşam ne kadar ince düşüncelere sahip ve ileri bakış açısına sahip olduğunu anlattığı kuruluş anısıyla bir kez daha hatırladım ayrıca. İki önemli hatıratını paylaştı aslında orada bizimle. Birincisi ilk Milli Görüş partisinin kuruluşunun 19 üye ile gerçekleşmesidir. Ne var ki bunda diyebilirsiniz. Ama hocam şöyle diyordu konuşmasında “18 kurucu üyenin yanına 1 manevi üye yerleştirmemizin sebebi kuruluşta üye sayımızın besmelenin harf sayısı kadar olmasıdır.” Düşünsenize besmele ile başladı Milli Görüşün ilk partisi. İkinci anı ise ilk üyenin seçimi oldu. Bugün bir parti kursak ilk üye gibi bir düşüncemiz olmaz, yakın arkadaşlarımızdan başlar yazarız sırayla değil mi ? Ancak savunan adam öyle yapmıyor. ilk üyeyi İslamın bu topraklara ilk girdiği yerin imamını yapmayı hedefliyor. Bu topraklara islamiyet ilk olarak Malazgirtten girmiştir diyerek ilk uçakla Malazgirt’e büyük camiinin imamını ilk üye yapmak için yola çıkıyor. İşte Milli Görüş bu ruh ve temeller üzerine inşa ediliyor. Hocam sizden ne çok öğreneceğimiz var…
Tevfik YAZICILAR
16 Ekim 2009