Almanya Gezi Notlarım
Mart ayının son günlerinde Almanya’ya kısa bir iş seyahati yaptım. Soğuk ülke Almanya’da öncelikle Erbakan Hocamızın doktorasını yaptığı Aachen şehrini dolaşmak nasip oldu. Köln’den Hagen’e birçok şehrini gezdim. Sınır kavramları olmadığından Belçika ve Hollanda topraklarında da kısa turlar attım. Sonuçta Almanya hakkında sizler için birkaç küçük not aldım. İşte size Almanya Notlarım…
1) Almanya’nın her tarafı ormanlık alan. Yeşili çok bol. Ağaçlar ormanlar neredeyse şehirlerin içlerine girmiş. Hatta uçaktan baktığınızda Almanya’yı bir ağaç denizi bile zannedebilirsiniz.
2) Her taraf kilise dolu. Hani İstanbul’da çok cami var diye şikâyet eden şu Kemalistler varya, onları bir uçağa toplayıp ( ancak o kadar kaldı bu dinozorlardan) Almanya’ya getirmek gerek. Adeta adım başı kilise var. O kadar çok ki her sokak arasından birisi çıkıyor karşınıza. Acı acı çalan çan sesleri de duyulmaya değer.
3) Almanya’ya geliyorsanız bilin ki pis bir memlekete geliyorsunuz. Öle sokakların temizliğine aldanmayın. Tuvalete girecekseniz taharet musluğu olmamasına alışın. Tuvaletini yap, varsa kâğıt kullan yoksa toplan çık diyor bu pis insanlar. Tuvaletlerinde kıçlarını yıkayacak suları bile yok anlayacağınız. En zorlanacağınız konulardan biri bu olsa gerek.
4) Trafik ilginç bir şekilde düzenli. Sokak çizgileri o kadar karmaşık ki sormayın. Bir anda biten şeritler, aniden genişleyen yada daralan yollar, birbirine girmiş yol çizgileri. Ama bu karmaşıklığa inat düzenli bir akış var. Herkes kurallara uyuyor. Kırmızıda yol boş olsa da geçmeyen yayaları görebilirsiniz. Araç şoförleri de her türlü kurala riayet ediyor. İlginç, birde Almanları asabi diye tanıtırlar.
5) Bisiklet kullanımı çok yaygın. Hani derler ya 7 den 77 ye, aynen öle herkes bisiklet kullanıyor. Trafik ışıklarında bile yaya ve bisikletli geçebilir yada yayaya ve bisikletliye dur işareti var. Yolları ayrılmış. Her sokağın ortasında kenarında park yerleri mevcut.
6) Bu arada yemek yemek için Türkiye’de bildiğiniz tatlara yönelirken dikkatli olun. Örneğin bir Iraklının işlettiği dönercide İskender siparişi verirseniz bol sarmısaklı bir yoğurtla hazırlanmış bir yemekle karşılaşabilirsiniz. Bu arada İskenderleri sunuş şekilleri de bize benzemiyor. Bol sarımsaklı yoğurda bulanmış kıtır ekmeklerin üzerine döner etlerinin serpiştirilmesi ile İskender oluşuyor. Aman dikkat bir toplantıya gitmeden bol sarımsak yemeyin. 🙂
7) Sokak ressamları iyi iş çıkarmış. Her yerde graffiti ile karşılaşabilirsiniz. Boş buldukları yerleri yazılar, resimlerle doldurmuşlar. Bunun yanında gördüğüm kadarıyla Almanya tam bir putlar şehri. Her köşesinden bir heykel yada heykelcik fışkırıyor. Evlerin duvarlarında, sokakların ortasında, işyerlerinin vitrinlerine kısacası her yerde garip gureba ne idiğü belirsiz kamyon kamyon heykel var….
8) Sokakları süpürenler, restoranlarda hizmet edenler kısacası hizmet işlerini yapanlar genelde zenciler. Sanki Almanlar “biz yönetiriz, siz çalışırsınız” demişler buraya gelen yabancılara.
9) Almanya’da süpermarkete giderseniz yanınızda mutlaka poşet götürmeyi unutmayın. Alman süpermarketleri alışveriş sonrası size poşet vermiyor. Doğayı çok sevdiklerinden mi yoksa parayı daha çok sevdiklerinden mi bilmem.
10) Almanya’da güneşin doğuşu ve batışı yok sanırım. Ne sabah ne akşam güneş görünmüyor. Öğlen vaktine yakın güneş tepede beliriyor ısıtıyor ve gidiyor. Havası yumuşak. -3 derece dedikleri havada gömlek ceket gezebilirsiniz. Gerçi Almanlar paltoları giyinip geziyor ya o başka. Bir gün güneşli diğer gün kar yağışlı olabiliyor. İlginç yani.
11) 1 dakikada üç ülkenin topraklarında gezinmek mümkün. Sınır kavramı nöbet tutan askerler ve mayınlı bölgeler olmadığından üç ülkenin sınırı olan yerde elini kolunu sallayarak üç ülkenin topraklarında dolaşabiliyorsunuz. Dün Hollanda, Belçika ve Almanya’nın topraklarında tur attım. Sınırlar bir sınır taşı ile belirtilmiş o kadar. Aklıma İslam Birliği geldi. Adamlar sallana sallana birbirlerinin topraklarında geziyorlar, İslam ülkeleri aralarına barikatlar örüyor. Nasıl dünya ama.
12) Almanya denince hep çikolata getir sözleri gelir akla ama gördüğüm kadarıyla Almanya tam bir peynir memleketi. Yüzlerce çeşit peynirleri var. Acayip acayip türler mevcut. Süpermarketlerin çok büyük bölümleri peynir çeşitlerine ayrılmış..
13) Tatil anlayışları çok garip. Şimdi bu günlerde tatilleriymiş. Tatil bayram gibi bişey işte. Garip olan 4-5 gün tüm dükkânlar kapalı. Dün insanlar çılgın gibi alışveriş yapıyordu. Gerçekten de bugün her yer kapalı. Tatilde açık dükkân yok sanırım.
14) Almanya’nın internet altyapısı çok sağlam. 50 megabit hızla bağlanıyorlar internete. Hani şu Telekom’un megabitli reklamındaki karakterler buradaki hızı görse yerin dibine girer. İnternet siteleri bu nedenle Java olarak tasarlanıyormuş. Yazılımcı bir Mısırlı ile sohbet şansım oldu, neden Java kullanıyorsunuz açılışları zor oluyor sayfaların dediğimde çaktırmadan güldü. Eeee adamlar aşmış, biz hala 8 megabit internet hızına ulaşıp ulaşamayacağımızı tartışalım.
15 ) Almanya’da hava karardıktan sonra sokaklar bayanlara kalıyor sanırım. Her sokakta hızlı hızlı yürüyen bir bayana rastlıyorsunuz. Nereden gelip nereye giderler bilinmez ama sokakların tek hâkimi onlar.
16) Almanya’nın asfaltları bir başka teknoloji ürünü. Sabah kalktığımda Aachen’nın yeşil alanlarının, çatılarının, araçlarının üstünün tamamı karla kaplıydı. Ama asfaltta bir gram bile kar yoktu. Bembeyaz karlar içinde simsiyah yollar. Burada yaşayan bir dostumuza sorduğumda asfaltların özel bir karışımla yapıldığını ve içerisinde tuz barındıran ve sıcak bir asfalt olduğunu belirtti. Kar yağıyor asfalt ısınıyor ve yollar kar buz tutmuyor. Nasıl ama….
17) Almanya’nın asfaltları demişken şu bilgiyi de paylaşayım. Adamların asfaltları -5 dereceye kadar kar tutmuyor ve buzlanmıyor. -8 derecelerde buzlanacak gibi oluyor. Eğer sıcaklık – 10 dereceyi bulursa belediye tuzlama çalışması yapıyor. Gel de Türkiye ile kıyasla hadi…
18) Hazır trafikten devam ederken birde taksilerinden bahsedeyim. Tabi Almanya olunca taksilerin markaları da bir başka oluyor. Neredeyse tüm taksiler Mercedes marka. Hem de en afillilerinden Mercedesler Almanya’da taksi olarak kullanılıyor. Bizim lüksümüz oranın normali olmuş…
19) Almanya’nın iklimi de bir garip. Bir şehrinden bir şehrine giderken dört mevsimi yaşayabilirsiniz. 3-5 kilometre güneşli bir havada giderken 5-10 kilometreyi yağışlı yada 3-5 kilometreyi lapa lapa kar yağışı altında geçerken ardından hiçbir şey yokmuş gibi gayet açık bir havada 5-10 kilometre gidebilirsiniz. Yani Köln’den Hagen’e gidene kadar ne yaşayacağınız bilinmez. İşin garibi adamların ekili alanları da ilginç. Kar yağışı altında ilerlerken sağınızdaki solunuzdaki ekili alanlara bakarsanız, kiminde bir karış kar görürsünüz, kiminde neredeyse yok gibidir kar. Yan yana iki tarlada toprağın biri kar tutarken diğer neredeyse hiç kar tutmamıştır. Ben bu işin içinden çıkamadım.
20) Almanya’nın havası garip suyu pahalı diye düşünüyordum marketlerde su fiyatlarını gördükçe. Ama işin aslını sonra öğrendim. Bizim 0.50 kuruşa aldığımız şu küçük şişe sular Almanya’da 45-55 cent gibi bir fiyatla satılıyor. Yani nerden baksanız 1 liranın üzerinde. Birkaç gün bu pahalılık dikkatimi çekti. Kola, meyve suyu gibi içeceklerle nerdeyse aynı fiyat. Ama işin aslı farklıymış. Plastik yani pet şişelerde satılan bu suların depozitosu varmış. Suyu içip plastik şişeyi iade edince 25-30 cent geri ödüyorlarmış. Yani geldi mi bizdeki su fiyatları ile aynıya. Ama adamlardaki çevre duyarlılığına bak. Plastik şişe çöpe gitmesin diye depozitolu yapmışlar…
21) Ya birde bu Alamanların kuşları bile farklı yaa. İnsandan korkmuyor ve kaçmıyorlar. Neredeyse üzerlerine basacak kadar yanlarından geçin oralı bile olmuyorlar. Hiç mi bu kuşları kovalayan çocuklar, taşlayan büyükler yok anlamadım ki. Sanki şehirlerin hâkimi kuşlar olmuş…
22) Son olarak şunu da belirteyim. Eğer Almanya’da Türklere ait sosyal kurumlara yolunuz düşerse, Müslümanların alın terlerinden arttırdıkları ve bir islam nizamı oluşturulması için teslim ettikleri paraların üzerine kurulmuş, “küçük dağları ben yarattım” edasıyla kasım kasım kasılan yöneticilerle karşılaşırsanız hiç şaşırmayın.
Tevfik YAZICILAR
27-31 Mart 2013