Serzenişler
Seyyahın duraklarında bekleyen kara bir kuşun hikayesiydi aslında bu.ne seyyahın farkına varabildigi ne de baykuşun hissedebildigi.
Söylencelerde gizli garip kuşun hüzünlü hikayesiydi cingenenin çadırını kahkahalara bogan. Ve hıçkırıkların arasında her gün boğulan.
Vişne rengi büyük çadırın her karasinde yankılanıyordu zaman. seyyahın garip hikayelerinde düğümlenmekteydi o an. Anın kaybolduğu anı keşfetmeşti küçük çingene. Ve hergece vişne rengi çadırın brandası ülkenin en ilginç hikayelerine konuk olmaktaydı zamana inat.
Küçük gözler ilgi ile seyretmekteydi seyyahın düşlerini.kah eceli kah yalnızlığı paylaştıran seyyahın yalancı düşlerimiydi insanları çoşturan yoksa küçük çingenenin dayanılmaz davetimi bilinmez ana hergece vişne rengi çadırın duvarları ayrılık kokmaktaydı herşeye inat. ve sessiz kara kuşun çıglıkları kulaklarda sessizce çarpmaktaydı burada.
baykuş ve seyyah çingenenin büyük vişne rengi çadırının iki nadide parçası.
seyyahın söylencelerini süsleyen baykuş, baykuşun sesini duyuran seyyah ve onları seyre koyulan vişne rengi çadır. Her gece cingenenin emrinde…
Gölgeler o gece birbaşka vurmaktaydı çadırın silüetine. Ve gölgeler hızla kovalamaktaydı anıları.anılarında kanarya beslerdi konuklar vişne rengi çadırın içinde.kumruları sever, kartalları över, güvercinleri uçurur, kargaları kovar, papaganları konuştururlarmış. Oysa cingene baykuşları severdi ve herşeye ragmen .”uğursuz kuş o ismi anma ,damına çagırma” derdi cadır sakinleri. Uğursuz kuşmuş baykuş; gece gördüğü, geceyi gördüğü için. ve hatıraların gölgesindeki seyyahın sesi duyulurdu küçk çingenenin çadırında.
Sıra seyyahın hikayelerine gelince karanlık çökerdi vişne rengi çadırın içine. gebe kadınlar kıvranır, bebekler viyaklamaya başlar, ihtiyarlar tekmil duaları ardı ardına sıralar. O anlık karanlıkta çadırın kapısının hala açık olması gerektiğini geçirirlerdi akıllarından. Çıkıp gidebilirlerdi yani; hemen uzaklaşabilirlerdi. Vazgeçmek mümkündü bunca beklenen an geldiğinde.
Çadıra ilk defa gelenler yerlerinde duramaz, titrek adımlarla seyyaha yanaşıp, önceden kestirmeye çalışırdı hikayenin hangi zavallıya ait olduğunu. ama öylesine dehşetengiz hikayeler gelirdiki gözlerinin önüne, kendi hayal dünyalarından ürküp geri çekilirlerdi. aslında seyyah sahneye çıkmadan önceki birkaç dakika boyunca çadırdakilerden herbiri en saklı hikayelerini saçlarından sürükleye sürükleye çıkarmış olurdu beyninin kıvrımlarından.
geçen her dakika korkunç hale gelirdi, korku korkuyu kışkırttiğindan. korkulan degil, korkuydu böylesine korkunç olan.
seyyah dehşetle kendisine bakanları kayıtsız bir eda ile selamlardı. her akşam sahneye çıktığında, kendini seyreden binlerce gözü şeyrederdi. seyrederdi seyredilişini. inerdi tokmak inlerdi davul. ve seyyah anlatırdı hatıraların gölgesinde yitirilmiş yalancı bir gelecek.
O gece birbaşkaydı zaman. Seyyahın hikayesi ile kendinden gecen çadır iplerini söküp yok olmak istergibi uğuldamaktaydı. Ve cingene ilk defa seyyahın söylencelerine konuk olmanın ızdırabını tatmaktaydı. Her gece başka bir anlam kazanan söylenceler ilk ve son kez söylenmişti oracıkta.
düşlerinde seyyaha seslenen baykuş bile terketmişti koca çadırı kopacak fırtınanın altında kalmamak için. Ve küçük cingene sessiz mahzun cingene bir köşesinde çadırın kendisiyle hesaplaşmaktaydı. İnsanlar önce çadırı seyretti, sonra çadırdan damlayan kanları. Ve kanların güzelliğini keşfetti bir kez daha. Korkunun damlayan sıcaklığı kendilerini anlatmayan seyyahın söylencesiyle sarsıldı ve bir tebessüm oldu yanaklarında.
Kendileri degildi o gece seyyaha esir olan. Ve bir başkasının acısınaydı demir parmaklıklar altındaki sürgün. O gece biterken yine sevinçliydi çadırdaki sakinler. Hatta kırmızı bir gülme almıştı hepsini sadece küçük cingene üzerine kapanan ağırlığın altında soluk almaya çalışıyordu usulca.
Ve baykuş ve seyyah ve cingene.
Çingenenin geceleri gören baykuşu, baykuşun gördüğü seyyah ve seyyahın söylencesi olan cingene. Ogece bir başka kapandı vişne rengi çadırın perdesi.çadırdan çıkanların sessizliği yırtan soluksuzluklarında her gece olduğu gibi dinledi yine herkez o sesi…
“daha çok yeri var gezecek bu seyyahın anlatırım seni de söylencelerin birinde”
Tevfik YAZICILAR