Norah Lange’nin Tedirgin Edici Romanı “Salondaki Kişiler”
Arjantin edebiyatının önemli isimlerinden Norah Lange‘nin karanlık ve gerçeküstü romanı “Salondaki Kişiler”, Can Yayınları etiketiyle okurla buluştu. Eser, Lange’nin hayal gücünü, arzuyu, ev içi mekânı, gözlemciliği ve kadın yalnızlığını tekinsiz bir keşifle birleştirerek 20. yüzyılın başyapıtlarından biri haline getiriyor.
Bir Gözlemin Saplantıya Dönüşmesi
Romanın tedirgin edici atmosferi, Buenos Aires’in müreffeh bir sokağında yaşayan on yedi yaşındaki bir kızın hikayesiyle başlıyor. Bir akşam, şimşeklerin çaktığı sırada, kız karşıdaki evin salonunda “üç ince, dalgın gölge” fark eder. Bu andan itibaren, kızın bu kadınları merakla izlemeye başlaması ve onlar için türlü türlü hayatlar uydurmasıyla olaylar gelişir. Kız, kadınların kimi zaman gizemli bir suçun ortakları, kimi zamansa intihara meyilli, sorunlu ev kadınları olduklarını düşünür. Neyin gerçek neyin hayal ürünü olduğu kestirilemeyen bu halüsinatif atmosferde, gözlemin saplantıya dönüşmesi kaçınılmazdır.
Kitaptan bir kesit, romanın klostrofobik ve gizemli atmosferini başarılı bir şekilde yansıtıyor: “Salonda oturuyorlardı; biri, diğer ikisinden biraz uzaktaydı. Bu ayrıntı o günden sonra da hep böyle oldu. Onları her gördüğümde o üç kadından ikisi daima birlikte oturur, üçüncüsü biraz mesafeli dururdu.”
Gerçeküstü Betimlemeler ve Şiirsel Bir Dil
Norah Lange, “Salondaki Kişiler”de hayal gücündeki aşırılıkları ve neredeyse halüsinatif görüntüleri kullanarak okuyucuyu eşsiz bir edebi yolculuğa çıkarıyor. The Guardian’ın da belirttiği gibi, “Ressamsı nitelikleri şiirsel imgelerle birleştiren Lange’nin düzyazısı zenginlik dolu.” Yazarın kendine özgü anlatım tarzı, arzunun, ev içi mekânın sınırlayıcı doğasının, gözlemciliğin getirdiği tekinsizliğin ve kadın yalnızlığının derinlemesine keşfini mümkün kılıyor.
“Salondaki Kişiler”, modern romanın sınırlarını zorlayan, okuyucuyu hem düşündüren hem de tedirgin eden, akılda kalıcı bir eser olarak raflardaki yerini aldı. Norah Lange’nin bu başyapıtı, Arjantin edebiyatına ve genel olarak 20. yüzyıl edebiyatına ilgi duyan herkes için kaçırılmaması gereken bir okuma deneyimi sunuyor.