Panama belgelerindeki o ittifakı Batı neden görmedi
İsrail’e bir haller oluyor şu son günlerde.
Önce Genelkurmay Başkan Yardımcısı Tümgeneral Yair Golan, Kudüs’te Holokost anma gününde yaptığı konuşmada “Günümüz İsrail’inde, Nazi Almanyası’ndaki mide bulandırıcı süreci andıran işaretler var” dedi.
Golan’ın sözleri özellikle milliyetçi çevrelerde öfke yaratırken, Başbakan Binyamin Netanyahu’dan da sert tepki gördü.
Ardından da İsrail İşçi Partisi Genel Başkanı ve milletvekili İzak Herzog, Panama Belgeleri’ne dayandırdığı iddiasında, Suudi Arabistan Kralı Selman Bin Abdülaziz’in 2015 Mart ayında, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun seçim kampanyasını finanse ettiğini açıkladı.
Herzog’a göre Panama Belgeleri’nde, Selman’ın, Muhammed Eyad Kayali isimli bir Suriyeli-İspanyol aracılığıyla, Netanyahu’ya 80 milyon dolar gönderdiği bilgisi yer alıyor.
Para, İsrailli milyarder Teddy Saggi’nin Virjin Adaları’ndaki bir şirketine aktarılıyor, oradan da Netanyahu’ya ulaşıyor.
Hadi bakalım şimdi ne olacak?
Panama belgeleri deyince sürekli Putin, Esad, Kaddafi resim ve görüntüleriyle çalışan batılı medya bu haberi nasıl verecek?
Bakıyorum da zaten vermemiş pek.
Vermemiş, yalanlamış.
İzak Herzog’un ofisinden bir yetkilinin bu haberi yalanladığı yer alıyor Batı basınında. Ama Herzog henüz çıkıp da kendisi bir yalanlama yapmadı.
İran’ın Press TV’sinin yalan haber yaptığı filan yazılıp çiziliyor, kaynağı belirsiz deniyor, öyle bir Suriyeli’nin adı belgelerde geçmiyor da deniyor.
Tam bir propaganda savaşı yani.
Ancak, ben böyle bir olayın olabileceğine şahsen inanırım.
Bunun için sağlam sebeplerim var.
ORTADOĞU’DA SİYONİST VAHABİ İTTİFAKI
Her ne kadar İsrail ile Suudi Arabistan’ın görünürde her hangi diplomatik bir ilişkisi olmasa da bu iki ülke, bildiğiniz “stratejik müttefik.”
Onları bir araya getiren iki unsur var: ABD ve İran.
ABD’ye ne kadar yakınlarsa, İran’a da o kadar düşmanlar.
Zaten, Suriye’ye düzenlenen terörist saldırının arka planında da bu iki ülke var.
Feltman – Bender planı ile organize edildi her şey.
Feltman, Siyonist bir ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı iken, Bender Bin Sultan da Bush ailesinin sıkı dostu, 25 yıllık Suudi Washington büyükelçisi, son olarak da Suudi Arabistan’ın istihbarat şefiydi.
2013’te MOSSAD Başkanı Tamir Pardo ile Bender bin Sultan, Ürdün’de açıktan görüştü, Bender bu görüşme sonrası Kral Selman’dan fırça yedi.
İran’ın bölgedeki en iyi müttefiki olan Suriye’ye saldırı aslında İran’a yönelik idi.
2005’te Suudi Arabistan İsrail mal ve hizmetlerine yasağı kaldırdı.
Ardından İsrail’e olası bir İran saldırısında hava sahasını açacağını bildirdi.
ABD’nin derin kuruluşu “Dış İlişkiler Konseyi”nde bir araya gelen İsrail eski Washington Büyükelçisi ve Binyamin Netanyahu’nun sıkı dostu Dore Gold ile Suudi Arabistan Ordusu emekli Generali Enver Eşki, hükümetlerinin bir dizi stratejik hedefte anlaştığını açıklamıştı.
David E. Sanger bunu New York Times’ta geçen senenin (2015) Haziran ayında yazdı.
İki ülkenin işbirliği sadece Suriye’deki sözde dinci terör örgütleri üzerinden yürümedi.
Suudi Arabistan, Yemen’deki saldırıları esnasında Şii Husilere karşı mini atom bombası kullanmıştı.
Bilin bakalım o bombayı kimden almıştı?
Aslında bu yazı gibi pek çoğunu geçen 5 sene içinde kaleme aldım.
Ama tekrar tekrar vurgulamakta yarar var.
Suudi Arabistan’ın “İslamiyet” diye sattığı şey, Batı Emperyalizmi’nden başka bir şey değildir.
Suudi destekli tüm dinci terör örgütleri, El Kaidesi’nden tut, IŞİD’ine kadar, hepsi Amerikan emperyalizminin hizmetindedir dolaylı da olsa.
Ayrılıkçı Kürtleri, PKK’yı filan da katın isterseniz bu ittifaka…
O yüzden, Kral Selman’ın aşırı sağcı Siyonist Netanyahu’ya 80 milyon dolarcık göndermesi çok da mühim değildir.
Olsa olsa, bir “iyi niyet” jestidir.
Sözüm, Türkiye’deki dinci kesimlere…
Müslüman diye pek sevip saydığınız bu Suudi’ler, Katar Şeyhleri, Türkiye’de kızdığınız o “Laiklerden” çok daha fazla İsrail’in, ABD’nin dostudur.
Önce bir, bunu iyi öğrenin.
Hüseyin Vodinalı
Odatv.com