MEDENİYETİN MUSİKİYLE MEŞKİ: “SANTURNÂME” ÇIKTI
Eski Yunan’da psaltery, Çin’de yangkin, Hindistan’da şahantur, Osmanlı’da santur…. Bir birinden farklı adlarla her kadim medeniyette kendine yer bulan santur, binlerce yıldan bu yana musiki ve ruhun cezbeli kavuşmasına eşlik etmiş, kâh bir ayinde tanrıları yüceltmiş, kâh bir saray meşkinde gönülleri titretmiş bazen kalabalık bir sokağa tebessüm rüzgârı getirmiş.
Tarih boyunca insanın uygarlık yolculuğuna yoldaş, kadim medeniyetlerin müziğine ilham olan santur, “Santurname: Geçmişten Günümüze Santurun Hikâyesi” adlı kitapla antik dönemlerden günümüze serüvenini gözler önüne seriyor.
Beykoz Belediyesi’nin öncülüğünde, çağdaş santur virtüözü Sedat Anar tarafından kaleme alınan kitap sanatçının santur eğitimi almak ve konser vermek üzere faklı ülkelere yaptığı ziyaretlerde biriktirdiği bilgi ve belgelerden oluşuyor.
Türkiye’de Santurla İlgili İlk Kitap
Günümüzde santuru ustalıkla icra eden sayılı isimlerden olan Anar, kitabın önsözünde eserin hazırlanışıyla ilgili şunları söylüyor: “İyi bir müzik bilgisi ve donanımına sahip olmak için, bir enstrümanı iyi icra etmekten ve iyi bir dinleyici olmaktan daha fazlasına ihtiyaç var. Bu kitabı yazmamdaki en önemli etken, icra ettiğim sazın teknik yapısını, malzemesini, yapım aşamalarını, tarihi gelişimini ve kültürel bağlamını bilmek; enstrümanın icra edildiği diğer ülkelerdeki tarihsel sürecini, icra tekniğini ve yapısını öğrenmek yolundaki çabam olmuştur. Türkiye’de santurla ilgili bir kitap maalesef yok, daha doğrusu hiçbir sazın tarihsel süreci hakkında bir kitap yok. Bu açıdan çalışmamın bir ilk olmasından ötürü de mutluyum. ”
Santur’un Eski Mısır’dan günümüze farklı medeniyetlerle ele alındığı kitapta-meraklıları için sazın yapısına dair teknik bilgiler ile-Osmanlı ve Geç Cumhuriyet Dönemi’ne kadarki süreçte müzik kültürümüzdeki yeri anlatılıyor.
Türk Edebiyatı’nda Santur başlığında ise Divan Edebiyatı’ndan Çağdaş Türk Şiiri ve Öykücülüğü ’ne kadar geniş bir bakış sunuluyor.
Santuri Ethem Bey’in Göksu’daki Hazin Sonu
Osmanlı dönemindeki ustalara yer veren kitap, Türk Müziği’nin en büyük santur ustası kabul edilen Santuri Ethem Bey’in (1855-1926) musiki ve acılarla yoğrulan hayatına da ışık tutuyor.
Ünü yurt dışına taşan Şehnaz Longa’nın bestecisi olan Santuri Ethem Bey, Enderun’daki eğitimiyle musikimize kazandırdığı yüzlerce eseri, 1902 yılında taşındığı Göksu’daki yalısında el yazısıyla kayıt altına alır.
Dönemin birçok ünlü, şair, yazar ve musikişinası kendisini ziyaret eder. İstanbul Bahçekapısı’nda kurulan ilk yerli fonograf satış mağazası Gülistan’a kayıtlar yalısında yapılır.
El yazması büyük bir kütüphanenin de sahibi olan Ethem Bey’in kitapları, beste ve notaları Göksu’da yaşanan bir taşkında yok olur.
Hayatının son 24 yılını Beykoz’da geçirmiş olan Santuri Ethem Bey, oğlu I. Cihan Harbi’nde şehit düşünce felç geçirir, eşini de kaybeden usta, Göksu’daki yalısında çıkan yangında tek başına ve hazin bir şekilde hayata gözlerini yumar.