Küreşelleşme Üzerine Notlar…
Dünyanın küresel köy haline getirilmesinden sonra ki aşama olarak ilan edilen dinler arası kaos ve savaş dönemi için yapılan hazırlıklara gün gün şahit oluyoruz. bizler önemli bir tarihi aşamanın şahitleriyiz.
küreselleşme ile başlayan bu yeni çağda önce önce devlet kavramının terk edilmesi ve küresel şirketlerin dünya egemenliğine oynaması temin edildi. bu gün küresel ölçekli bir sermaye gurubuna ait şirketler birden fazla devletin yıllık gelirinden ve toplam iş hacminden fazla sermaye ve gelire sahip konumdalar. ülkeleri satın alır ve meclislerine yön verir konumdaki bu şrketler için devlet sınırı diye bir kavram bulunmamaktadır.
Ne yazık ki işin ilginç bir tarafı da küreselleşme olgusunun dünya litaretürüne yerleşmesi ile birlikte maddenin hüküm sürmesine karşı hristiyan din dünyasının bir başkaldırısı ile karşı atak baklatılması oldu. Sermayenin önlenemez yükselişinde hristiyan din adamlarının süregelen yerleşimlerinin göz ardı edilmesi ve onların özerkliklerinin kısıtlanması neticesinde din adamları yeni bir dünya dizayn etmek için faaliyetlere başladılar. hristiyan din dünyası eğemen olduğu devlet kavramının bitişi ve emperyal şirketler kavramının ikame edilmesi ile gizli dünya devletinde yeniden söz sahibi olmak için iki aşamalı bir planı uygulamaya koyuldular.
Özellikle Fukuyama’nın dillendirdiği medeniyetler arası savaş bunun ilk aşamasını oluşturdu. Medeniyet kelimesine batının tüm yahudi ve hristiyan din adamlarınca yüklenen din ibaresi ile medeneyitler arası savaş islamiyet ile diğer dinlerin savaşı kavramına getirildi. bu noktada kaybettikleri değeri yeniden kazanmak ve gizli dünya devletinde ait oldukları yere yeniden konumlandırılmak istenen din adamları kendi değerlerini ortaya koyabilmek ve din olgusuna ihtiyaç hissettirmek için dünyada çok büyük bir kaos imparatorluğu meydana getirilmesine onay vererek bunu teşvike başladılar. Sırayla tüm üst mevkideki din adamları tek düşman islamiyeti ifade ederek savaşın kaçınılmaz ve en önemli vurgu olduğunu vurguladılar. Batıda neredeyse her gün başka bir ülkenin farklı bir yöresinde islama karşı meydana gelen bu küçültücü ve hakaretvari tavırların vuku bulmasının en büyük nedeni budur.
Sermaye karşısında din olgusunun yenilgisini bir galibiyete çevirmek için uygulanan bu politika kimi zaman bir tv kanalından, kimi zaman bir gazete yayınından yada bir operadan, bir karikatürden böylece taşmaya başladı.
bunun yanında zıtlar prensibi ile hareket eden batı din alimleri sermaye karşısında alakları galibeyet sonrasında oluşturdukları kaos imparatorluğu sonrasında dünyanın yeniden dizaynını da ikinci aşamalşarında eş zamanlı olarak devreye koydular. bir yanda “medeniyetler çatışması” tezi ile kendi iç dinamiklerini oluşturmak için kitlelerin desteğini alırken diğer taraftan “medeniyetler ittifakı” tezi ile konumlarını açık ve net halka deklare etmeyi başardılar. medeniyetler ittifakı olarak batı dünyasında lanse ettikleri tek görüş eski ve yeni ahitin birleştirilmesi ve bunların islamiyet karşısındaki üstünlüklerinin bir kez daha kamuoyuna tastik ettirilmesidir. ittifakta yer alan islami unsurları sadece kendi inanç sistemlerini desteklemekte dolgu malzemesi olarak kullanan batı din adamları ne yazık ki çizdikleri plan çerçevesinde bugün islami duyarlılığı olan kitleleride kullanmaktadırlar.
bu gün oluşturulmak istenen gizli dünya devleti projesinde ancak avrupanın zencileri halinde görülmek istenen ve yok edilmeleri hem sermaye hemde din adamları tarafından kararlaştırılan islam toplumu bu konuda şuana kadar sadece “yeni dünya düzeni” projesi ile karşılık verebilmiş ancak bu projesini henüz kendi halkına ve “güç” unsurlarına yeterince anlatamamış ve kabul görmesini sağlayamamıştır.
bugün küresel oyunlara ve dinsel manevralara karşı direnen ve gizli dünya düzenine açıkca meydan okuyabilen Milli görüş düşünce sistematiği daha net halka ifade edilmeli ve kabule sunulmalıdır. yok sayılan ve tüm küresel güçler tarafında saldırıya maruz kalan bir fikriyata sahip olan ve mevcut fikirlerini çökertebilecek yapıya sahip bu güç yeterince tanıtılıp halkın onay verdiği projelere dönüştürüldüğü taktirde hiç bir karikatüristin o karikatürleri çizemeyeceğine, hiç bir oparetin o iğrenç oyunda yer almak istemeyeceğine yürekten inanmaktayım.
Zaman bir ideali ve hedefi olanların dünyayı kaosa sürükleyen batı dünyasının karşısın da bir ve bütün olma vaktidir…
Aralık 2006 Tevfik YAZICILAR