Geç Osmanlı’ya Edebi Bir Bakış
Türk edebiyatının önde gelen isimlerinden Halit Ziya Uşaklıgil’in hayatının ilk dönemini anlattığı anı kitabı “Kırk Yıl”, Can Yayınları etiketiyle raflardaki yerini aldı. 1865 doğumlu yazarın kendi deneyim ve tanıklıkları üzerinden II. Abdülhamid döneminden başlayarak II. Meşrutiyet ve sonrasına kadar yaşananları ele alan bu eser, edebiyattan sanata, dönemin İstanbul’undan kültürüne kadar birçok konuya dair samimi ve açık sözlü düşünceler sunuyor.
Geç Dönem Osmanlı’ya Kapsamlı Bir Panaroma
“Kırk Yıl”ın ilk cildiyle okurla buluşan eser, Uşaklıgil’in kişisel yaşam hikayesini merkeze alırken, aslında geç dönem Osmanlı İmparatorluğu’nun toplumsal ve kültürel yapısına dair eşsiz bir panorama sunuyor. Kitap, dönemin edebiyat çevrelerini ve saray erbabını da işin içine dahil ederek, okuyucuya zengin bir kültürel ve sosyal ortamın kapılarını aralıyor. Uşaklıgil’in edebi yeteneğiyle harmanladığı bu anılar, bir dönemin ruhunu ve dönüşümünü anlamak için kıymetli bir kaynak niteliği taşıyor.
Yazar, anılarını kaleme alırken, geçmişle hesaplaşan ve hafızanın karmaşık koridorlarında dolaşan bir ruh halini de gözler önüne seriyor. Kitaptan bir bölüm, bu içsel yolculuğun derinliğini yansıtıyor:
“Hatıralar arasında bu seyranı nasıl düşündüm ve niçin buna başlıyorum. İnsanların hisleriyle kararları ve hareketleri arasındaki bağlar o kadar dolaşık ve karışık bir yumaktır ki bunu çözmeye, bilmem, daima imkân var mıdır?…
Bir uyuşukluk içinde sakit bir matemle düşündüm, hayır düşünmek değil… Kendiliğinden, hep beraber uyanan düşüncelerin, hayallerin, hatıraların ortasında ezilmiş, bunalmış gibiydim. Bütün çocukluğuma, gençliğime, hayatımın bazen gülen, ekseriya ağlayan bütün hengâmelerine ait simalar, takım takım, el ele, karmakarışık bir deveranla etrafımı sarıyorlardı. Ben bu izdihamın ortasında yol açmaya çalışan ellerle, birçoğunu tekrar görmek istemeyerek, birçoğunun yanından geçerken irkilerek, tevakkuf ederek, daha sarih temaslarla telakilerimde geçirmek arzusuyla titrerken meçhul bir rüzgârın müstebit sevkiyle başkalarına sürüklenerek dolaştım. Neler, neler vardı; hayat önüme yığınlarla ne büyük kümeler yığmıştı! Bunları ayıklamak, ayıklananları daha vuzuhla görmek mümkün olmaz mıydı?”
Halit Ziya Uşaklıgil’in “Kırk Yıl”ı, hem edebiyat tarihine meraklı okuyucular hem de bir dönemin sosyal ve kültürel atmosferini birinci ağızdan deneyimlemek isteyenler için vazgeçilmez bir eser olarak raflardaki yerini aldı.