İvan Gonçarov’dan Çığır Açan Roman “Oblomov” Can Yayınları’nda!
19. yüzyıl Rus edebiyatına damgasını vurmuş, İvan Aleksandroviç Gonçarov’un başyapıtı “Oblomov”, Can Yayınları etiketiyle okurlarla yeniden buluştu. İlk kez 1859’da yayımlanan bu eser, çağdaşları tarafından dahi hararetli tartışmalara konu olmuş, toplumsal ve bireysel derinliğiyle zamana meydan okumuş bir klasiktir.
Atalet ve Değişimin Çatışması: Bir İmparatorluğun Ruh Hali
Romanın merkezinde, günlerinin büyük çoğunluğunu yatarak geçiren, sürekli hayaller ve gerçekleştiremediği büyük planlar kuran bir toprak sahibi olan İlya İlyiç Oblomov yer almaktadır. Gonçarov, Oblomov’un iç dünyasındaki ruhsal çözülüşü adım adım gözler önüne sererken, aynı zamanda dönemin Rusya’sının toplumsal ve tarihsel değişiminin de geniş bir panoramasını sunar.
Roman, Oblomov’un kendi iç dünyası ile dış dünyanın acımasız gerçekliği arasındaki yıkıcı çatışmayı sergilemektedir. u bireysel çıkmazın arka planında, geleneksel Rus aristokrasisinin çözülmeye başlaması ve yükselen burjuva değerleri ile Avrupa’dan gelen yeni akımlar arasındaki gerilim resmedilir. “Oblomov hâlâ pijamalarıyla, dünya hâlâ hızla dönüyordu, birinin durması gerekiyordu.” Bu çarpıcı karşıtlık, eserin temel dinamiğini oluşturur.
“Oblomovluk” Kavramı ve Aristokrasinin Pençesi
Roman, ataletin pençesinde kıvranan Oblomov ile onu bu durağanlıktan kurtarıp aktif hayata kazandırmaya çalışan çocukluk arkadaşı Ştolts arasındaki keskin zıtlık üzerinden ilerler. Ancak Oblomov’un durumu, basit bir tembellikten veya kararsızlıktan çok daha derindir; o, bildiği dünyanın hızla değişmesine karşı direnen, zamanın ruhuna ayak uydurmayı reddeden bir figürdür.
Gonçarov’un bu eseriyle edebiyat literatürüne kattığı “Oblomovluk” kavramı:nSadece tembellik ve sürekli erteleme gibi bireysel zaafları simgelemez. Aynı zamanda, eski düzene ve değişime direnen bir sınıfın, yani çözülmekte olan aristokrasinin sessiz isyanının da bir ifadesidir.
Oblomov’un odasının sınırlarını aşamayan bedeni, metaforik olarak, yerinden kalkamayan ve dönüşen çağa ayak uyduramayan bir imparatorluğun ruhunu temsil etmektedir.
“Oblomov”, dönemin Rusya’sını anlamak isteyenler için olduğu kadar, modern insanın atalet ve hayatla kurduğu ilişkiyi sorgulamak isteyen her okur için vazgeçilmez bir başyapıttır.