İstanbul’un Sessiz Tanıkları: Surlar
İstanbul Surları… 20 km’yi aşan uzunluklarıyla farklı semtlerde farklı işlevler kazanan, kimi yerlerde hayatın içinde kalan ve semtin önemli geçiş noktalarını oluşturan, kimi yerlerde ise girilemeyen, ıssız bölgeler haline dönüşen sessiz taşlar.
Yaşanan son depremde özellikle Yedikule bölgesinde zarar gördükleri ile ilgili haberlerin sıkça yapıldığı “İstanbul Surları” bu kez güncel bir çalışma olan ve Özyeğin Üniversitesi Yayınları etiketiyle kitaplaştırılan bir eserle raflardaki yerini aldı.
Özyeğin Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi’nden Dr. Öğretim Üyesi Metin Çavuş’un surlarda gerçekleştirdiği kişisel yolculuğun görsel yansımaları, Yüce ve Yalnız: İstanbul Surlarında Bir Yolculuk adlı kitapta bir araya geldi. 2017 ve 2018 yıllarında çekilen sur fotoğraflarından oluşan kitapta Dr. Çavuş, surların çevresindeki yaşamı fotoğraflamak yerine, fotoğraf makinesini surların kendisine yöneltmeyi tercih ettiğini ve böylece 36 siyah – beyaz fotoğraftan oluşan bir albümün ortaya çıktığını söylüyor.
İstanbul Surları’nı, ‘dinamik şehrin hemen yanı başında, duvarlar ve kendiliğinden yetişmiş ağaç ve bitkilerle çevrili bir halde ölüm sessizliğinin yaşanabileceği tekinsiz yerler’ olarak tanımlıyor Metin Çavuş.
Yüce ve Yalnız: İstanbul Surlarında Bir Yolculuk adlı fotoğraf kitabıyla, surlara dair iki temel duyguyu yansıtmayı amaçladığını da şu sözlerle ifade ediyor: “Surların yıllar boyunca yaşadıkları dönüşüm ve yıpranmaya rağmen hala yüceliklerini korudukları aşikâr. Sur parçalarının kimi bölgelerde aşınma sonucunda farklı şekiller almaları ilgi odaklarımdan biri oldu. Surlar bazı noktalarda işlevlerinin ötesine geçerek, fotoğraflarda kocaman, kütlesel taş heykellere dönüşmüş gibiler. Diğer taraftan bakımsızlık ve tutarsız yenileme çalışmaları surların kendi kaderlerine terk edildiklerini de gösteriyor. Bu yalnızlık ne yazık ki, tarihsel önemi tartışılmayacak olan bu yapı şeridinin gerekli değeri görmediğinin kanıtı. Bu kitapta bulunan fotoğraflarda bu karmaşık duyguları ifade etmeye, surların yüce ve yalnız yönünü yansıtmaya çalıştım”.
Çavuş için bu kitap aynı zamanda fotoğrafta zaman kavramını sorgulamanın bir aracına dönüşmüş. Fotoğrafın en önemli özelliklerinden biri bir kaç zaman katmanını aynı kare içerisinde yan yana getirebiliyor olması. Ve siz bu zaman katmanlarını çevrelerinden ayırarak bir çerçeve içine yerleştirdiğiniz zaman aralarındaki ilişki daha çok ön plana çıkar ve böylece olası yeni yorumlara kapı aralamış olursunuz.
Çavuş surlarla ilgili düşüncelerini şu şekilde ifade ediyor: “Yüzyıllardır ayakta olan bir suru, ömrü kısacık bir bitkiyle, bir patikayla ya da mevsimlik sürülmüş bir tarla ile yan yana fotoğrafladığınızda, tabii ki, onun yüceliği ve yalnızlığı hemen fark edilir”.
Özyeğin Üniversitesi, Mimarlık ve Tasarım Fakültesi’nde Öğretim Görevlisi olan Bora Fer tarafından tasarlanan Yüce ve Yalnız: İstanbul Surlarında Bir Yolculuk fotoğraf kitabı, geçen ay gerçekleşen 4. Uluslararası İstanbul Fotokitap Festivali’nde, Dünyadan Fotokitaplar 2019 bölümünde de sergilendi.