PANZEHİR
Panzehir- Halk Sağlığı İçin Dört Kıtada Mücadele Dolu Bir Hayat Hikayesi: Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay
O, on üç yıldır hayatımızın bir parçası. ‘Bana bir kaldıraç verin dünyayı yerinden oynatayım’ misali, on üç yıldır kapitalizmin güdümündeki tıbbın, ilaç ve gıda endüstrisinin yozlaştırdığı, deforme ettiği anlayışla savaşıyor. On üç yıldır, yanlış bilgilerle zehirlenenlere Panzehir oluyor.
On üç yıldır Türkiye’nin gündeminde en çok konuşulan, sözlerine en çok değer verilen, en çok tartışılan insanlardan biri. Yaptığı açıklamalara önce karşı çıkanlar olsa da sonunda hep o haklı çıktı. O, aslında bu ülkede kendi devrimini yaptı, bu adeta bir halk hareketiydi ve diğerleri, onun peşinden kendi seslerini oluşturdular. O, Türkiye’de sağlığa bakışı kökten değiştirdi, onunki kadim tıp ışığında bir halk sağlığı mücadelesi. Bu herkese nasip olmaz.
Canan Hoca bedenimize, bedenimizin isleyişine, ihtiyaçlarına, hastalıklarımıza, bakterilerimize, kilolarımıza, yediklerimize ve ilaç diye içtiklerimize, beden dediğimiz bu nimete yeniden bakmamızı sağladı. Yaşam biçimimizi gözden geçirip zararlı kimyasallardan uzaklaşmamızı da… Onunla hastalıklardan kurtulduk, onlarca kilo verdik, mutfağımızı ve evimizi onunla yeniden organize ettik, çocuklarımızı onun söyledikleriyle beslemeye çalıştık.
Biz Canan Hoca’yı sevdik, ona inandık, güvendik, evimizin köşesinde ona bir yer verdik. Her evde ayrı bir koltuğu oldu; kimisi abla, kimisi anne, kimisi teyze, kimisi anneanne, kimisi babaanne, kimisi bizim profesör diyerek benimsedi onu 7’den 70’e…
Bu kitapla Canan Hoca’nın bambaşka bir yanına, hayatına tanık olacaksınız. Çocukluğu, ilk anıları, acısını çektikleri, öğrendikleri, sevdikleri, gezdikleri, ille de mücadeleleri… Çalışmaktan, öğrenmekten hiçbir zaman yılmamış, sahip olduklarını paylaşmayı yüce bir değer olarak gören ve hayatını ailesine ve mesleğine adayan bir tıp insanının, bir annenin, bir kadının hayat hikâyesini okuyacaksınız.
“İnsan bir bütündür,” dedi Canan Hoca, “ruhu da bir bütündür” ve bize bizi bu bütünlük içinde anlattı, biz, kendimizi bu bütünlük içinde görmeyi öğreniyoruz. Evet, biz Canan Hoca’nın değerini biliyoruz ve onu çok seviyoruz.
Yazar Hakkında: Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay
1943 yılında Elazığ’da doğdu. 1961 yılında Üsküdar Amerikan Kız Lisesi’nden, 1967 yılında da İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu.
1972 yılında İstanbul Üniversitesi Tedavi Kliniği’nde İç Hastalıkları Uzmanlık Eğitimi’ni tamamladıktan sonra, İngiliz hükümeti bursu ile Liverpool Regional Cardiac Center’da Kardiyoloji alanında uzmanlık eğitimine başladı.
1974-1976 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Tedavi Kliniği’nde baş asistan olarak çalıştı. Bu sırada Türkiye’de bir kardiyolog olarak (cerrahi yardım almaksızın) bir ilki gerçekleştirdi. Kalıcı ve geçici kalp pili implantasyonu tekniğini başarıyla uyguladı. Koroner Yoğun Bakım’da ‘Vena Subklavya Ponksiyon’ tekniğini yerleştirdi.
1976-1978 yılları arasında, Güney Afrika Cape Town Üniversitesi Groote Schuur Hastanesi’nde, dünyada ilk kez kalp nakli ameliyatını gerçekleętirmię olan Christiaan Barnard’ın ekibinde çalışarak, Doçentlik Tezi’ni kalp nakli yapılmış olan hastalar üzerinde gerçekleştirdi ve 1979 yılında doçent oldu.
İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü’nde, Cape Town’da eğitimini görmüş olduğu (ęu anda ülkemizde yaygın bir şekilde uygulanmakta olan) ‘femoral arter’ yolu kullanılarak yapılan koroner anjiyografi tekniğini (Judgkin tekniği) yine ilk kez ülkemizde uyguladı ve bu uygulamayı ülkemize yerleştirdi.
1987-1995 yılları arasında Stat Üniversite of New York Health Science’ta kalp hastalıkları alanında araştırmalar yaptı.
1986 yılında Kalp Hastalıkları Uzmanı, 1998 yılında Profesör, 2002 yılında da ‘European Cardiologist’ (Avrupa Kalp Hastalıkları Uzmanı) oldu.
1995-1997 yılları arasında Gaziantep ve İstanbul’daki birçok özel hastanede, ‘koroner yoğun bakım’ ve ‘koroner anjiyografi laboratuvarları’nı kurdu.
1997-2002 yılları arasında Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2002-2006 yılları arasında da Kadir Has Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde öğretim üyesi olarak görev yaptı.
2006-2010 yılları arasında Türkiye’deki ilk sağlık üniversitesi olan İstanbul Bilim Üniversitesi’nde Kurucu Rektör olarak görev yaptı.
2012 yılından itibaren Kadıköy Florence Nightingale Hastanesi’nde İç Hastalıkları ve Kardiyoloji Profesörü olarak çalışmaktadır.
‘Kolesterole Kuękuyla Bakanların Uluslararası Ağı’ (The International Network Of Cholesterol Skeptics – THINCS) ve ‘Uluslararası D Vitamini Konseyi’ üyesidir. Bu oluęumlardaki diğer üyeler ile sürekli bilgi alıverişinde bulunmakta ve tartışmalara aktif olarak katılmaktadır.
Profesör Karatay’ın British Heart Journal, Cardiovascular Research, American Journal of Emergency Medicine, Europace, British Journal of Nutrition ve Türk Kardiyoloji Derneği Aręivi gibi yerli ve yabancı birçok bilimsel dergide çalışmaları yayınlanmıştır.
Canan Efendigil Karatay, Ali Başak Karatay ile evlidir ve çiftin Mehmet Rahmi Karatay adında bir oğulları vardır.
Yazar Hakkında: Nihal Doğan
Bulgaristan göçmeni Türk bir ailenin ikinci çocuğu olarak 1975 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. O doğduğunda, kimliği, dini, dili için ana vatana göçüp sıfırdan yeni bir hayata başlayan ailesi Türkiye’ye göçeli üç yıl olmuştu, haliyle göç travmasının gölgesinde ama Balkanlar’ın kültürüyle ve temel gıdalarıyla; yoğurt, peynir, boza, tarhana, sirke, turşu gibi fermente besinlerle ‘mayalanarak’ büyüdü.
İlkokul, ortaokul ve liseyi İstanbul’da okudu. 10’lu yaşlarının başlarında annesine konulan ‘romatoid artrit’ teşhisi, ergenlik yıllarından itibaren tüm hayatını etkiledi. Ortaokul, lise ve yarım kalan üniversite yıllarında sağlık, ‘öncelikli’ ilgi alanı oldu. Boş zamanlarında kendini hep tıp kitabevlerinde, sahaflarda kütüphanesine katacağı sağlık kitaplarının peşinde buldu.
1993’te, öğrencilik yıllarında çalışmaya başladı, part-time çalışarak hem harçlığını çıkardı, hem de yabancı dil başta olmak üzere merakının olduğu farklı alanlarda eğitimlere katılarak kendini geliętirdi.1995-2005 yılları arasında medya-reklam sektöründe reklam müdürü olarak çalıştı.
20’li yaşların başlarına geldiğinde, annesinin bir hastalığı ortalama beş hastalığa çıkmıştı. Hasta olmadan, gereksiz ilaca maruz kalmadan yaşamayı öğrenmek ve çevresindekilerin de öğrenmesine vesile olmak artık yaşam amacı olmuştu. Doğal ve organik beslenme ve yaşam biçimini o yıllarda edindi. Yerel eski tohumların kıymetini daha o günlerde fark ederek sebze ve meyve tohumlarını, çekirdeklerini saklamak hobisi haline geldi. Zamanla çeşitler artarak çoğaldı ve yıllar içinde kendi ‘tohum bankasını’ oluşturdu. Şimdilerde o tohumları, çekirdekleri filizlendiriyor ve gelişimlerini gözlemliyor. Türkiye, Avrupa ve Balkanlar çevresindeki organik ve yerel üreticileri araştırarak kendine geniş, alternatifli bir alışveriş portföyü oluşturdu. Ve halen bu yaşam biçimini sürdürüyor.
Ayrıca annesinin akrabasından aldığı ‘sirke eli’ ona da bulamıştı, evinin bir odasını küçük bir laboratuvar gibi organize etti. Meyvelerin ve tıbbi bitkilerin hastalıklardaki etkilerini araştırarak terapi niyetine geleneksel yöntemle hakiki sirke yapmaya başladı. İlk beş yılda sadece kendisinin ve annesinin bildiği meyveleri ve tıbbi bitkileri farklı usullerde kurarak 45-50 çeşit sirke yapmıştı. O sirke numunelerini 25 yıldır saklıyor. Sonraki yıllarda küçük çapta hakiki sirke üretimine ve meraklılarıyla tecrübelerini paylaşmaya sirke atölyelerinde devam etti, halen de devam ediyor.
30’lu yaşların başında on yıl çalıştığı medya reklam sektörünü bıraktığı dönemde ise annesinin hastalık sayısı artmış, hastaneye gittiklerinde dokuz, on polikliniği ziyaret eder hale gelmişlerdi. O süreçte çalışma hayatına üç yıl ara verdi. Tıp ve eczacılık fakültelerinden hocaların geleneksel ve tamamlayıcı tıp eğitimlerine katıldı. Eski tıp hekimlerinin hastalıklara bakışlarını ve tedavi yöntemlerini araştırdı.
2008 yılından itibaren Hayykitap yayınevinde çalışmaya başladı. Önce tecrübe sahibi olduğu alan olduğu için Kurumsal Pazarlama Koordinatörü, daha sonra bilgi birikimi ve yeteneği dolayısıyla Sağlık Editörü olarak çalıştı. 2018 yılından itibaren Hayykitap Sağlık Yönetmeni oldu ve bugüne kadar bu görevine devam etti. 16 yılda alanında uzman hekimlerin, psikologların, eczacıların, sağlık çalışanlarının, araştırmacıların kaleme aldığı 200’ün üstünde sağlık kitabının içeriğinin oluşmasına, hazırlanmasına, okurlara ulaşmasına vesile oldu.
Prof. Dr. Canan Karatay’ın tüm kitaplarının editörlüğünü yaptı, iki kitabına eş yazarlık yaptı. Ayrıca 2011 yılından itibaren Karatay’ın basın iletişimini yürüttü ve halen yürütüyor. Karatay Sözü YouTube Kanalı’nda moderatörlük yapıyor. Sağlık alanındaki çalışmalarına artık ertelediği niyetlerini gerçekleştirme yolunda ekolojik tarım başta olmak üzere farklı alanlarda devam ediyor. Yıllarca klavye başında yazan pamuk elleri şimdilerde toprakta yine sağlık adına ‘hakiki gıda’ için çalışıyor…