Günlük – 17 Ekim 2009

Günlük – 17 Ekim 2009

Sıkıcı bir Cumartesi. Öğlen Köprü Medikal’in açılışına, akşam üzeride GESED’de yönetimin kurulu toplantısına gitmem gerekirken gidemedim. Daha önce halletmem gerek birikmiş işlerimi yoluna koymam gerektiğini düşünerek bunları erteledim. Pc başında oturmak çok kolay iş değilmiş hani. Ve günün sonunda baktığımda elde var sıfır.

Akşam Beşiktaş’ın maçını izledim kıyısından bucağından. Yine aynı teraneler. Denizli’nin ayrılma, Demirören’in bırakma zamanı geldide geçiyor. 2-1 lik sonuç elde edilmiş olsa da Beşiktaş ruhu kalmamış bir takım vardı sahada. Bir galibiyet ama sadece o kadar.

Habib Aksu ile başlayan akşamda yengeden izin alamayarak bizi yalnız bırakması ile Mustafa Bitiş ile oturup muhabbet ederken muhabbetimize ortak olan Esenlerin medarı iftiharları Muhammed, Saffet, Necmettin ve Yunus akşama renk kattılar. Durun bir sahne aktarayım size. Sağında nargileye asılmış Yunus, solunda nargileye asılmış Saffet ortada kalan ise Muhammed. Sıkı durun şimdi. Muhammed bu esnada ne yapıyor ? Açmış ders notlarını, elinde kalemi önünde defter adamakıllı ders çalışıyor. Dumanaltı ders çalışmak bu olsa gerek. Serveti Finun edebiyatından kesitler, Peyami Safa dan alıntılar ile dolu notları defterine geçmeye çalışan Muhammed’i görünce ders nedir bilmeyen liseli yıllarım geldi hatırıma. Yaşlanmışız beaa.

***

Deniz Baykal ile Başbakan arasında bir kamera muhabbeti almış gidiyor. Dış politikamızın dönüm noktalarını yaşadığımız şu günlerde ana muhalefet olacak partinin genel başkanı medyanın ilgisini kendine ve basit siyasi atraksiyonlarına çekme gayreti içinde. Hani biri sağ diğeri sol parti demeseniz, zannedersiniz ki birbirini kollayan zor zamanında yardıma koşan iki kardeş parti bunlar. Sahi var mı birbirinden fark AKP ile CHP nin.

Bu arada İmralı Padişahının verdiği emirle 30 PKK militanı teslim olmaya geliyormuş. Dün ABD elebaşlarını uyuşturucu ile suçladı, bugün Öcalan emretti dağ kadrosundan militanlar teslim oluyor. Nasıl ama. Denklemin bir ucu açık kaldı diye düşünürken Obama Hazretlerinin Başbakanımızı yanına çağırdığını gördüm internet haberlerinde. Başbakanımızı huzuruna kaşık ile verdik kepçe ile alırız demeye çağırıyor anlaşılan Obama Hazretleri. Dikkatimi çeken bir konuda Obamanın Tayyip beyi 29 Ekim de davet ediyor olması oldu. 29 Ekim bu ülke için bir anlam ifade ediyor. Cumhuriyetin bayramında Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı Washington’da hazır bulunarak dünya imparatoruna yaptıklarını aktararak, yapması gerekenlerin talimatını alacak mı birlikte göreceğiz bakalım.

Tevfik YAZICILAR 

17 Ekim 2009

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.