Fars edebiyatının büyük dehası Sâdi Türkçe’de
VakıfBank Kültür Yayınları “Sadi: Hayatın, Aşkın ve Tutkunun Şairi” isimli eseri okura sunuyor. Fars dili ve düşüncesinin en büyük dehalarından Sâdi Şirâzî’nin yaşamını ve eserlerini anlatan bu eser Türkçe’de ilk kez yayımlanırken, onu tüm yönleriyle inceliyor.
VakıfBank Kültür Yayınları’nın (VBKY) Türkçe’de ilk kez yayımladığı “Sadi: Hayatın, Aşkın ve Tutkunun Şairi”, İslam medeniyetinin edebiyat birikiminde önemli söz sahibi, şair ve yazar Sâdi Şirâzî’yi tüm yönleriyle değerlendiriyor.
Oxford Üniversitesi Şarkiyat Çalışmaları Fakültesi öğretim üyesi İranlı tarihçi Homa Katouzian tarafından kaleme alınan kitabın Türkçe çevirisi İsmail Hakkı Yılmaz’a ait.
Mükemmel düzyazı örneği Gülistan
Düzyazıda ve şiirde en önemli klasik Fars dili kalemlerinden Sâdi, 13’üncü yüzyılda yaşadı, asırlar boyunca bilgeliğin ve sevginin simgesi olarak benimsendi. Sâdi’nin Gülistan ve Bostan isimlerinde iki büyük eseri bulunuyor. Katouzian kitabında Gülistan şiirinin 1940’lı yıllara kadar okullarda mükemmel düzyazı örneği olarak öğretildiğini, Bostan’ın da ahlaklı ve erdemli bir hayatın rehber kitabı şeklinde görüldüğünü söylüyor. Sâdi için klasik Farsça şiir geleneğinin en büyük ismi olduğunu belirten Katouzian, şunları anlatıyor: “Sâdi’nin hayatı konusunda kesin olan birkaç şey var ki, o da miladi on üçüncü (hicri yedinci) yüzyılda yaşadığı, Bağdat’taki Nizamiye Medresesi’nde eğitim aldığı, uzun yolculuklar yaptığı ve uzun bir hayat yaşadığıdır.”
Diyarları uzun yıllar gezen şair
Katouzian, Sâdi’nin Bostan şirinin giriş bölümünde bazı tecrübelerinden söz ettiğinin bilgisini veriyor ve şiirin doğuş öyküsünü şu satırlarda kaydediyor: “Buradan dünyanın dört bir yanına gittiğini ve her türden insanla karşılaştığını ama samimiyet ve cömertlikte Şiraz’ın insanıyla aşık atacak biriyle karşılaşmadığını öğreniyoruz. Sâdi uzun yolculuklara çıkanların dönüşte hediye niyetine Mısır’dan şeker getirdiğini düşünüyordu. Eve döndüğünde şöyle yazmıştı: ‘Eğer şekerle dolu değilse de ellerim, Vardır şekerden daha tatlı sözlerim’ Bu yüzden dönüşte hemşerilerine Bostan’ı hediye etti. Bostan’ın girişinden ve metnin genelinden Sâdi’nin uzun yıllarını seyahatlerde geçirip diyar diyar dolaştığı anlaşılmaktadır. “
Bağdat, Mekke, Diyarbakır…
Gülistan şiirinde Sâdi’nin Bağdat, Mekke, Şam, İskenderiye, Diyarbakır, Hemedan, İsfahan, Belh ve Kaşgar gibi ziyaret ettiği yerlerden söz eden birçok hikâye ve menkıbe yer alıyor. Katouzian, onun zamanın edebi ve düşünce yapılarının çoğundan haberdar olduğunu fakat tıpkı birçok düşünür ve edebiyat adamı gibi onun da tek bir yapıda eser vermediğini ifade ediyor. Katouzian, şöyle devam ediyor: “Sâdi bir akılcı değildir ama akla ve zekâya büyük önem vermiş ve aklî bilgiyi insani gelişimin yeterli değilse bile gerekli bir unsuru olarak görmüştür. Bir mistik olarak da görülemese de tasavvuf teori ve pratiğini çok iyi bilir ve efsaneleşmiş sufilere hayranlık duyardı. Sâdi’nin kişisel ve sosyal hayatı için kullanılabilecek en yakın modern terim –Sokratesçi bilgeliğe yakın bir kavram olan– felsefi gerçekçiliktir ama kesinlikle bir pragmatist ve araçsalcı değildir.” Ayrıca Sâdi, eserlerine göre değerlendirilecek olursa, hoşgörüyü, ılımlılığı ve sağduyuyu savunan bir fikir adamıdır. Kitapta konuyla ilgili birçok ayrıntı paylaşan Katouzian, Sadi’nin kusursuz hayata değil, iyi ve temiz bir hayata inandığını ve başkalarına karşı fazla eleştirel olmadığını söylüyor.
Bostan’ın bir benzeri yok
Klasik Fars şiirinin büyük hazineleri arasında Bostan şiirinin bir benzerinin bulunmadığını kaydeden Katouzian, “Sâdi’nin ‘pratik bilgeliğini’ kanıtlayan satırlara Gülistan’ın kimi sayfalarında rastlansa bile, Bostan’da buna dair çok az işaret vardır. Zira Bostan, Gülistan’ın teorik ve entelektüel karşılığıdır; Bostan’da teorik ve entelektüel açıdan üzerinde durulan konular daha sonra kaleme alınan Gülistan’da uygulamalı olarak ele alınır. Buna karşılık Bostan insan ruhunun yücelme ve arınma yol ve araçlarını daha geniş ve daha ayrıntılı bir şekilde inceler. Anlatı şiiri olarak gelmiş geçmiş en iyi Fars dilli mesnevilerden biridir: Kolay anlaşılırdır, özlüdür; akıcı ve rahat okunabilir” diyor. 13’üncü yüzyıl şairi ve yazarı Sâdi, klasik bir şair olarak evrensel bir yere sahip ve Katouzian’a göre Sâdi, aşk şiirlerini okuyan her âşığı da derinden etkilemeye devam edecek.