“Dört Başkent” İle Medeniyetin Kurucu Şehirlerine Yolculuk: Manzum Seyahatnamelerin En Eskisi Raflarda!
VakıfBank Kültür Yayınları (VBKY), Şair Emir Hüseyin Ebîverdî’nin Feyzî mahlasıyla kaleme aldığı “Dört Başkent” adlı eseri okurlarla buluşturuyor. Manzum seyahatnamelerin en eski örneklerinden biri olan bu eser, yazarın farklı başkentlere yaptığı yolculukları ve o dönemdeki hükümdarlarla yaptığı görüşmeleri konu alıyor.
VBKY’nin klasik kitaplığına eklenen “Dört Başkent” (Çâr Taht), yazarın 15. yüzyılın sonlarında gerçekleştirdiği seyahatleri anlatıyor. Ebîverdî, Osmanlı padişahı II. Bayezid’den Akkoyunlu hükümdarı Yâkub Bey’e, Şeybânî Han’dan Şah İsmail’e kadar dönemin önemli hükümdarlarıyla görüşmüş; Molla Câmî ve Ali Şîr Nevâî gibi önde gelen düşünce ve edebiyat insanlarıyla yakın ilişkiler kurmuş bir isim.
Eserin her bölümünde, şairin İstanbul’dan Kahire’ye, Tebriz’den Herat’a uzanan yolculukları manzum bir dille aktarılıyor. Bu yolculuklar, dönemin siyasi ve kültürel atmosferini yansıtan eşsiz bir anlatı sunuyor. Turgay Şafak’ın özenli çevirisiyle sunulan bu benzersiz seyahatname, hem tarihî hem de edebî açıdan keyifli bir okuma deneyimi vadediyor.
Kitaptan:
“İstanbul genişlik bakımından dünya kadardır. Mümin ve kâfir orada emniyettedir.
Göğün topları burcunu dövse onun üzerinden bir zerre toprak bile düşmez yere.
Üç tarafı denizlerle çevrilidir, âlem iyisine de kötüsüne de hayrandır.
Orada pek muazzam bir cami vardır, onun önünde durduğunda gökyüzünü göremezsin.
Caminin adı Ayasofya’dır; gökyüzünden daha yücedir, tastamamdır.”
Yazar Hakkında;
Horasan’daki Ebîverd şehrinde dünyaya gelmiştir. Tahsil amacıyla Herat’a gitmiş, Mirza Kiçik Han’ın muallimliğini yapmıştır. Mirza Kiçik maiyetinde hac yolculuğuna çıkmış ancak hacca gitmemiştir. Rum, Halep, Mısır ve Tebriz’e seyahat etmiştir. Şiirde Feyzî mahlasını kullanan şair bir müddet Tebriz’de Akkoyunlu hükümdarı Yâkub’un hizmetinde bulunmuş ancak daha sonra Herat’a dönerek Ali Şîr Nevâî’nin çevresine katılmıştır. 1504-5 yılında, doğduğu şehir Ebîverd’e dönmüştür. 1508-9 yılında Şeybânî Han’ın mektubunu Şah İsmail’e götürmüştür. 1514-5 yılında vefat etmiştir.