Bırak Bu İşleri!

Bırak Bu İşleri!

Gary John Bishop bir kez daha tüm klişeleri yıkıyor. İnsan ve toplum ile kişisel gelişim alanlarında yazdığı eserlerle The New York Times Çok Satan Yazarlar arasında yer alan Bishop, İlksatır Yayınevi etiketiyle yayınlanan “Bırak Bu İşleri!” adlı yeni kitabında “Yapabilirim”, “Kendimi seviyorum ve mükemmelim” gibi cümlelerin, pislikleri sadece halının altına attığını söylüyor. Kişinin kendisi, diğer insanlar ve hayat hakkındaki yargılarını ortaya çıkartıp yüzleşmesi gerektiğini anlatan Bishop, “Düşünce tarzına kısa, yoğun bir şok, bir darbe!” etkisi oluşturuyor.

Yıllarca yaptığı çalışmalarda, insanların hayatlarındaki en büyük engelin yine kendileri olduğunu keşfeden Bishop, “Bırak Bu İşleri!” kitabında insanların kendilerini baltaladıkları, sabote ettikleri tüm yargılarını ortaya çıkarması ve onlarla yüzleşmesi konusunda yol gösteriyor. Yer yer esprili, akıcı ve samimi bir dille kaleme alınan kitapta yazar, durmadan aynı döngüyü yaratıp, bundan yorulanları içsel bir sorgulamaya davet ediyor.

Kurgulanmış gerçekler

Açık, istekli, dünyanın sunduğu her şeyi emmeye hazır küçük bir sihirli sünger olarak doğduğumuzu, bu süngerin hiçbir söz hakkı olmadığı bir yaşama atıldığını anlatan Bishop, sözlerine şöyle devam ediyor, “Kalıtım, ailesel durumlar veya doğduğun yer ve koşulların hiçbiri hakkında yapabileceğin bir şey yoktu. İçine atıldığın şeyde tutunduğun ve gerçek olarak belirlediğin şeyi yüklendin”. Kişinin bu ortamda kendine “Kurgulanmış bir gerçeklik” oluşturduğunu ve bu gerçekliğe sabit bir şekilde inanıp, bağlandığını belirten Bishop, kaynağını geçmişten alan yargıların bu kurgulanmış gerçeklik içinde sürekli fısıldadığını söylüyor: “Ben değersizim”, “Ben sevilmiyorum”, “Ben başarılı olamam”, “Hayat adil değil”…

3 büyük sabotaj: Ben, İnsanlar ve Hayat

“Değişim, kabul etmekle başlar” diyen Bishop, öncelikle hayatımızı çekiştiren, sürükleyen ve çarpıtan üç büyük sabotajı ortaya çıkarmaya odaklanıyor:

“BEN değersizim”…
“İNSANLAR yalancı”…
“HAYAT zor”…

Bu ve bunlara benzer yargıların etrafında şekillenen bir hayatı yaşadığımızı söyleyen Bishop’a göre, hayatımızın senaryosunu yazan bilincimizdeki düşünceler değil, bilinçaltımızda sakladıklarımız. Örneğin, “İNSANLAR seni kullanacak” inancı yazıldıysa bir kere, hayat menüsünden “Beni kullanacak” olanın sipariş edilmesi kaçınılmaz oluyor. Çünkü kişi, her şeyi bu inanca göre yorumluyor, adımlarını buna göre atıyor ve sonuç olarak ilişkilerini paramparça ediyor. “HAYAT zor” inancındaki birinin yaşadıklarının kolay olması da bu nedenle pek beklenemez. Sürekli suçu başkalarına atan kişi, hayatının tam kontrolünü ele alamıyor ve istediği değişimi bir türlü gerçekleştiremiyor.

Kişisel yargılarımızı belirledikten sonra, “Her şey uyanmakla başlar! Zaman, amaçsızca sürüklenmeyi durdurma zamanı” diyen Bishop, en güçlü, en formda ya da en zeki olanların değil öngörüsü olanların hayatta kalabildiğini söylüyor.

Klişeler işe yaramaz

“Yapabilirim!”, “Yeterince iyiyim!”, “Kendimi seviyorum ve mükemmelim” gibi klişe kişisel gelişim cümlelerinin herkeste işe yaramamasının asıl nedeninin “Pisliğin üstüne gitmemek” olduğunu anlatan Bishop, insanın ancak halının altındakilerle yüzleşmesiyle güçlenebileceğini söylüyor. Anlattıklarıyla “Düşünce tarzına kısa, yoğun bir şok, bir darbe!” etkisi yaratan Bishop, cevapları okuyucuların kendilerinin bulmasını sağlıyor.

“Kentsel Felsefe” ile değişim mümkün

“İstediğin hayatı yaşamanın büyük bir kısmı, şimdiki ve gelecekteki seçimlerine sahip çıkmaktır” diyen Bishop, bu kitabı yazarken “Kentsel Felsefe” tarzıyla yaklaştığını ifade ediyor. Bu tanımlamadaki “Kentsel” sözcüğü, kuralların basit, sonuçlarınsa objektif olduğu sokaklardan; “Felsefe” sözcüğü ise karmaşıklığı, korkuyu ve mücadeleyi aşarak istikrarlı bir mutluluğa ve başarıya ulaşma teşebbüsünden geliyor. Yazar, “Kentsel Felsefe” tarzıyla, kişi gerçek doğasına inebildiğinde muazzam bir değişimin gerçekten mümkün olabileceğini vurguluyor.

Bishop’un yöntemiyle kendimizi sabote etmekten sonsuza dek kurtulabilir ve kendi yargılarımızın ötesinde bir hayat yaşayabiliriz. Affedici, sevgi dolu, anlayışlı, iletişime açık bir insan olmak kimseyi paspas yapmaz.

Gary John Bishop Kimdir?

İskoçya’nın Glasgow şehrinde doğup büyüyen Gary John Bishop, 1997’de Amerika Birleşik Devletleri’ne taşındı. Bu, kişisel gelişim dünyasına, özellikle de ontoloji ve fenomenolojiye yönelik aşkına giden yolu açtı ona. Yıllarca sıkı bir eğitimden geçtiği bu yaklaşım, onun dünyanın önde gelen kişisel gelişim şirketlerinde kıdemli program direktörlüğüne yükselmesini sağladı. Yıllar boyu dünyanın dört bir yanındaki binlerce insana yönelik programlara destek olmanın ardından Martin Heidegger, Hans-Georg Gadamer ve Edmund Husserl’in felsefelerini inceleyip onlardan etkilendikten sonra Bishop şimdilerde kendi “Kentsel felsefe” markasını üretiyor. İnsanların hayatlarında gerçek bir değişiklik yapma yeteneğini değiştirmeye yönelik yaşam boyu bağlılığı, onu her gün harekete geçiriyor. Çalışmalarının sadeliğine ve gerçek dünyada kullanılabilirliğine kapılanların sürekli artan takibini getiren bir “Gösteriş yok, saçmalık yok!” yaklaşımına sahip.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.