Bir Pazar Günü
Saadet Partisi İstanbul Gençlik Divan toplantısındaydım…azmin,çalışmanın ve hizmetin ne demek olduğunu gözler önüne seren yaşıtları pazar gününün dinlenme anlamına geldiğini düşünüp yataklarından çıkamazken sabahın bir vaktinde inançları ve idealleri uğruna biraraya gelen insanlarlaydım…
Bir uçtan bir uca Şileden Büyükçekmece’ye her ilçeden gelen saadet kurmayları TV 5 genel yayın koordinatörü Yusuf Kaplanın “yahu siz delisiniz galiba bu saatte bu kadar gencin burada ne işi var” sözüne sıcak bir tebessümle karşılık verdik.
İl gençlik başkanımız Zafer Emanetoğlu’nun durum özetinden sonra her birim başkanını kendi raporlarını okurken ya bizler nelere talipmişiz baksanıza 2006 yılında neler yapacağız demekten kendimi alıkoyamadım…kürsüye çıkan her başkan tek tek, ay ay yaptıklarını ve yapacaklarını sıraladı. ve söz eski geçlik genel başkanımız Kabaktepe’ye geldiğinde işte dedim bu insanlar oldukça bu parti her zaman farklı bir bakış açına sahip olacaktır.sözlerinde bir başbakanın çiftçisine “ananı da al git şimdi” sözlerine yer vermek yerine çiftçiye ne verip ne vermediğine ayırıyordu.bu gün tüm dünyada boy gösteren Danimarka eksenli karikatür krizine değinirken herkesi oturduğu koltuğa adete çiviliyordu “bugün dünyanın dört bir yanında birkaç aptalın çizdiği ucube birkaç karikatür karşısında Müslümanlar ayakta ama bizi böyle basit oyunlara getirmek isteyenler bilsin ki bizim asıl derdimiz karikatürlere cevap vermek değil Irakta ırzlarına geçilen binlerce kızımıza sahip çıkmaktır.inşallah bu krizin sonunda tüm İslam alemi asıl önemli olanın birbirimize sahip çıkmak olduğunu bir karikatürleri çizenlerden fazla bu gün İsrail’de ırakta şehid edilen işkencelere maruz bırakılan ve tecavüzler uğrayan Müslümanlar karşısındaki çağdaş! medeni! dünyayı kınamak olduğunu anlayacaktır…”
evet doğru söylüyordu televizyon karşısında vah vah neler yapıyorlar bak bak demekten başka birşey yapmayan yapamayan bizlerin silkelenmesine sebep olur umarım bu kriz…bizler bir ve bütün olmadıkça böyle peşişan olmaya devam edeceğiz galiba. Ögleden sonra yirmi iki sivil toplum örgütü ve sekiz günlük gazete ve dergi yöneticilerinin organize ettiği basın açıklamasında birlikteliğin meydana getirdiği güzelliğe birkez daha şahit oldum…
bugün Irak!ın işgaline karşı Türkiyemde beş milyon insan ayağa kalkmış olsaydı sessizce sadece ben bu alçakça savaşa karşıyım demiş olsaydı her şeyin daha farklı olacağına inanıyorum…ve şimdi aynı zulmü İran’a uygulamak istiyorlar ve biz yine ucuz politikalar yüzünden abede nin yanında yer almak zorunda kalıyoruz…umarım bu sefer milyonlar bir araya gelir ve ırak tezkeresini millet meclisinden geçirmeyen şanlı vekillerimize tam destek verir ve İran’a bu kahpelerin girmesini engellemek için bir millet olarak topyekün ayakta olduğumuzu gösteririz diye düşünüyorum.ne dersiniz yapazmazmıyız ???
ve esenlere geldiğimizde yine bir hizmette buldum kendimi. bir elimde kepçe diğer elimde plastik kaseler yine saadet bayrakları altında esenlerin insanlarına aşure dağıtıyordum. bir aşure günü daha gelmiş ve geçiyordu…artık gelenek haline gelmişti her muharrem ayında aşude gününü takip eden hafta sonunda dörtyol meydanında insanımıza bir kasede olsa aşure dağıtmak…yoldan geçenlere uzattığımız bir aşurenin karşılığında “Allah razı olsun evladım” , “vayyy aşure günü gelmiş”, “Abi bana da verir misin”, “ya eskiden annemde yapar herkese dağıtırdı”, “İyi ki siz varsınız” sözcükleri arasında bir günü daha tamamladık…
işte bir pazar günü hikayesi…
Tevfik YAZICILAR 13/02/2006