Anna Brownell Jameson’dan İnsan Ruhunun Zamansız Portresi
İrlandalı yazar Anna Brownell Jameson‘ın, 1820’li yılların ilk yarısında İtalya seyahati sırasında kaleme aldığı “Bezgin Bir Kadının Günlüğü”, Can Yayınları etiketiyle okurlarla buluştu. İngiliz klasikleri arasında yer alan ve yayımlandığı dönemde büyük ses getiren bu eser, insan ruhunun zamanın ve mekânın sınırlarını aşan derinlikli bir portresini sunuyor.
Kalbi Kırık Bir Kadının Kıta Avrupa’sındaki Yolculuğu
Anna Brownell Jameson’ın 1821 yılında mürebbiyelik yaptığı dönemdeki İtalya seyahatinden yola çıkarak kaleme aldığı “Bezgin Bir Kadının Günlüğü”, ilk olarak anonim olarak basılmıştı. George dönemi İngiltere’sinden “kırık bir kalple” ayrılan isimsiz genç bir kadının Kıta Avrupası gezisi sırasında yaşadıklarını anlatan eser, inandırıcılığıyla kısa sürede dikkatleri üzerine çekti. Yazarın kimliğinin açığa çıkmasıyla birlikte ise büyük bir edebi fenomen haline geldi.
Romanın isimsiz genç anlatıcısı, yolculuğu boyunca deneyimlediği kimi gülünç, kimi büyüleyici durumları; kendisine yabancı farklı kültürler, antik ve modern sanat eserleri ve nefes kesen doğa manzaraları karşısındaki izlenimleriyle birlikte şiirlerini de güncesine işliyor, içini döküyor. Kıta Avrupası gezisi boyunca yaşamının her anına işleyen acı ve hüzünle başa çıkmaya çabalarken, okuyucuya insan ruhunun zamanın sınırlarını aşan bir portresini çiziyor.
“Bezgin Bir Kadının Günlüğü”, duygusal derinliği, gözlem gücü ve dönemin Avrupası’na dair sunduğu canlı tablolarla edebiyatseverler için kaçırılmaması gereken bir eser niteliği taşıyor. Kitap, yayımlandığı tarihten bu yana kadın yazınının önemli örneklerinden biri olarak kabul ediliyor ve okuyucuyu hüzünle harmanlanmış, ilham verici bir iç yolculuğa davet ediyor.