Nahda Hareketi Demokrasi Dinine Girdi

Nahda Hareketi  Demokrasi Dinine Girdi

Tunus’ta da devrim oldu. Tunus’un AK Parti’si olarak bilinen Nahda Hareketi din ve siyaseti birbirinden ayırarak demokrasi dinine girdi. Bir zamanlar Merhum Erbakan’ın yoldaşı olarak İslam dinini referans alarak büyük bir devrime imza atan Nahda hareketi gelinen süreçte gömlek değiştirerek demokrasi dininin neferi oldu..

Tunus’ta Nahda Hareketi,  İslami dava faaliyetleri ile siyasi parti faaliyetlerini birbirinden ayırmayı onayladığı 10’uncu Genel Kongresini gerçekleştirildi.

Hareketin lideri Raşid Gannuşi, 800 delegenin oyunu alarak rakipleri karşısında büyük bir farkla genel başkanlık görevine bir kez daha seçildi. Gannuşi’nin rakipleri Fethi İyadi 229, Muhammed Akrut ise 29 oy aldı.

Kongreye damgasını vuran gelişme; partinin onayladığı “siyasi işler ve dini faaliyetleri birbirinden ayırma” kararı oldu. Bu karar Ortadoğu’daki İslami referanslı hareketler için bir ilk niteliği taşıyor.

Nahda Hareketinin gelişimine işaret eden Gannuşi “Bizler gelişen bir hareketiz. Kendi hatalarımızı dile getirmekten utanacak bir hareket değiliz. Her şeyden önce beşeriz. Nahda Hareketi yetmişli yıllardan bugüne gelişmekten hiçbir zaman geri kalmamıştır. Kimliğin tehdit altında olduğu dönemde kimlik için mücadele veren akaidi bir hareketten, totaliter rejime karşı demokrasi için mücadele veren protesto hareketine ve oradan da İslami referanslara ve değerlere sahip ulusal, demokratik Müslüman bir partiye dönüşmüştür” şeklinde konuştu.

Kongre öncesi AA muhabirine açıklamalarda bulunan Nahda Hareketi Lideri Raşid el-Gannuşi, “Siyasi partinin dini alanda vesayet sağlamasının bir yararının olmayacağından bahsediyoruz. Dini alanın da siyasetle ilişkili olmasının bir faydası olmayacaktır.” ifadesini kullanmıştı.

Gannuşi bu konuda şunları söylemişti:

“Bizler dini ilkelerden kopmuş bir siyaset istemiyoruz. Bilakis maksatlar, İslami değerler ve motiflerle birlikte bir siyaset istiyoruz. Biz bu konuda ‘ayırma’ değil ‘farklı özellik’, ‘temayüz’ ve ‘uzmanlık’ sözcüklerini kullanmayı tercih ediyoruz.”

“Tunus bizim için yönetmekten daha değerlidir”

Gannuşi, “Yönetmek, ölümüne yönetmek otoritede kalmak değildir. Bizler yönetimden ülkenin yararına olanı, demokratik dönüşüme faydalı olanı alıyoruz. Bizim yönetimde kalmamız demokratik gidişatı tehdit ettiğinde ‘Tunus bizim için yönetmekten daha değerlidir’ deriz.” ifadeleriyle Nahda’nın parlamentodaki üstünlüğüne rağmen hükümetin başına geçmek istenmemesinin gerekçesine açıklık getirdi.

Depreme benzeyen bir ‘devrim sonrası’

Gannuşi Tunus’ta yaşanan devrim sonrası dönemi ise depreme benzeterek, “Bizler ülkeyi istikrarı ve demokrasinin devamını düşünüyoruz. Bizler içinden geçtiğimiz geçiş sürecinin tamamen bilincindeyiz. Bu dönemlerde daha çok kırılgan ve karışıklık oluşur. Siyasi güçlerde dağılma yaşanır. Çünkü depreme benzeyen bir devrim sonrasını yaşıyoruz. Böyle durumlarda nasıl topoğrafik yapıda değişiklikler oluşur böylece sürekli kayan ve değişen bir durum devam eder ve son şeklini alamaz.” değerlendirmesinde bulundu.

 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.